“Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?” (Mutaffifîn, 83/1-6)
Dürüstlük, kişisel ilişkilerden toplumsal ilişkilere, ticari ve mesleki faaliyetlerden kamu görevlerine kadar hayatın bütün alanlarını kapsayan ve mutlaka riayet edil-mesi gereken bir erdemdir. Unutulmamalıdır ki, amir memuruna, memur amirine, işçi işverenine, işveren işçisine, müşteri satıcısına, kişi dostuna, eşler birbirlerine vs. güvenmezlerse, böyle bir toplumda huzur ve mutluluktan söz edilemez. İktisa-di ve ticari hayatın devamı ve verimliliği de insanların birbirine karşı dürüst dav-ranmalarına bağlıdır. Ölçtüğünü eksik ölçen, tarttığını eksik tartan, malın gerçek fiyatını söylemeyen, kalitesiz malı kaliteli gibi piyasaya süren, konuştuğu zaman yalan konuşan, karşısındakilere dürüst davranmayan insanların bu davranışlarını Müslümanlıkla bağdaştırmak mümkün değildir.
Üzülerek ifade edelim ki, günümüzde dürüst ve güvenilir insanların sayıları azal-dıkça; can, mal, namus ve nesil emniyeti tehlikeye girmekte, servetler yağmalan-makta, çek ve senetler karşılıksız çıkmakta, sahte ürünler piyasaları doldurmakta, alışveriş esnasında insanlar aldatılmakta, birçok alanda ahlaki çöküş ve çürümeler baş göstermektedir.
İşte yukarıda meallerini verdiğimiz Mutaffifîn suresinin ilk altı âyetinde bu konu ele alınmakta; bir yandan alışveriş esnasında eksik ölçüp tartanlar kınanırken, diğer yandan da böylesine çirkin bir işe kalkışan ve insanların haklarını üzerine geçiren-lerin âhirette maruz kalacakları cezalara dikkat çekilmektedir.
Ticarette dürüst davranmak, eksik ölçü ve tartı ile satış yapmaktan sakınmak hususu Kur’an-ı Kerim’in diğer âyetlerinde de yer almaktadır:
“Göğü Allah yükseltti ve ölçüyü O koydu. Sakın tartıda haksızlık etmeyin. Tartıyı doğru tutun, terazide eksiklik yapmayın.”
“Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarma-yın.” (Şuarâ, 26/181-183; ayrıca bk. En’âm, 6/152; İsrâ, 17/35)
Sevgili Peygamberimiz de geçmiş milletlerin helakine sebep olan günahlardan birinin eksik ölçüp, eksik tartmak olduğunu haber vererek (Tirmizî, “Büyû”, 9) bu konuda ticaret erbabını dürüst ve dikkatli olmaya davet etmişlerdir.
Nitekim kendileri bir gün pazarı dolaşırken, tahıl satan birisinin yanına gelmiş, elini buğday yığınına daldırmış, altının ıslak olduğunu görünce sormuş: “Nedir bu?”, Satıcı: “Yağmur yağmıştı, ondan dolayı ıslandı” şeklinde cevap verince; Resûlullah; “Niçin o ıslak tarafı halkın görebilmesi için üste getirmedin?” diye sert bir şekilde mu-kabelede bulunduktan sonra, “Bizi aldatan bizden değildir”
Dâvûd, “Büyû”, 50) ikazını yapmıştır. Yine diğer bir hadislerinde de, “Kusurlu bir malı, ayıbını söylemeden satmak bir Müslüman’a helâl olmaz.” (Müslim, “İman”, 43, 164; İbn Mâce, “Ticârât”, 45); “Alıcı ve satıcı doğru söyler, her şeyi açıkça ortaya koyarlarsa, alış-verişleri helâl ve mübarek (bereketli) olur.” (Buharî, “Büyû”, 19) buyurarak, varsa malın ayıp ve kusurunu söylemenin ve tarafların birbirlerine karşı dürüst davranmalarının alışverişin helal ve bereketli olmasının en önemli şartlarından biri olduğunu belirt-mişlerdir. Aynı şekilde; “Doğru sözlü ve güvenilir tacir (ahirette) peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraber bulunacaktır.” (Tirmizî, “Büyû”,4; İbn Mâce; “Ticârât”,1) hadisleriyle de doğru sözlü ve güvenilir tüccarı övmüşlerdir.
O halde Müslüman tüccar/esnaf özüyle, sözüyle, iş ve icraatlarıyla doğru olmalı, ölçerek veya tartarak bir şey satarken adeta “kılı kırk yararcasına” dikkatli davran-malı, ölçü ve tartıda hile yapmamalı, kul hakkından sakınmalıdır. Müşterinin gafle-tinden veya bilgisizliğinden yararlanıp, sağlam ve kullanılışlı olmayan bir malı ona satmamalı, kalitesiz malı kaliteli malla karıştırmamalı, kötüyü iyiden ayırmalı, müş-terisine mal satarken malının cinsini, özelliğini, kalitesini, varsa ayıp ve kusurunu mutlaka söylemelidir. Özü ve sözü doğru olmadıkça işinin de doğru olmayacağını bilmelidir. Sevgili Peygamberimizin şu hadis-i şerifini devamlı zihninde tutmalıdır:
“Kişinin kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz. Kötülüğünden komşusu emin olmadıkça kişi cennete giremez.”