“İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mümin bir cariye Allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de, iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.” (Bakara, 2/221)
İnsan neslinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi, erkek ve kadının cinsî ihtiyaç-larının meşru bir şekilde giderilmesi, hayatın paylaşılması için İslam evliliği teşvik etmiş, kadın ve erkeği birbirine eş olarak yaratmıştır:
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüp-hesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 30/21)
“Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları ev-lendirin” (Nûr, 24/32) ayetlerinde bu hususa işaret edilmektedir.
Hz. Peygamber de muhtelif hadislerinde Müslümanları evlenmeye teşvik etmiş, “Ey gençler, sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin” (Buhârî, “Nikâh”, 3) buyurmuştur. Ev-liliği sadece cinsel ihtiyacın karşılanması ve şehevi arzuların tatmini olarak değerlen-dirmemeliyiz. Bu nedenle evlilikte şu üç temel unsur göz önünde bulundurulmalıdır:
1- Eşlerin birbirlerine destek olarak hayatlarını huzurlu ve mutlu bir şekilde sürdürmeleri,
2- Cinsel ihtiyaçlarının helal yönlerden karşılanması,
3- İnsan neslinin sağlıklı bir şekilde devamı.
İslam evliliğin ilkelerini de koymuş, kimlerle evlenmenin yasak olduğunu mad-de madde açıklamıştır (Nisâ, 4/21-25). Kur’an insanları evliliğe teşvik etmiş, evlili-ğin fayda ve hikmetlerine işaret etmiş (Nisâ, 4/3, 24; Rûm, 30/21), kadının kocası kocanın da karısı üzerinde birtakım haklarının bulunduğunu bildirmiştir (Bakara, 2/228, 233; Nisâ, 4/4, 20-21; Talâk, 65/7). Kur’an prensip itibariyle erkeklere, ka-dınlarla iyi geçinmeyi tavsiye etmiş ve her konuda her zaman uzlaşmanın olmaya-bileceğini de ima ederek, “Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur.” (Nisâ, 4/19) buyurarak er-keklerin daha büyük anlayış göstermelerinin önemine dikkat çekmiştir. Yüce Allah, erkeklere koruyucu şemsiye rolü vermiştir (Nisâ, 4/34). Kur’an, taraflar arasında geçimsizlik olduğunda da evlilik birliğini korumaya yönelik bütün adımların atıl-masını öğütlerken (Nisâ, 4/19, 34), nikâhsız birliktelikleri de haram kılmıştır (İsra, 17/32; Nûr, 24/32).
Evlilik gizlenmemeli, topluma ilan edilmelidir ki, toplum kişilerin evli oldukla-rını bilsin. Toplumdan saklanan, hele hele yakın akrabadan özelikle ana-babadan gizli yapılan nikahlar, nikahın ruhuna uygun değildir.
“Günümüzde resmî şekil ve kayıt bulunmadığı sürece iki şahidin, özellikle bü-yük yerleşim merkezlerinde alenîliği sağlamaya yetmeyeceği ortadadır. Fakihlerin çoğunluğunun iki şahidi yeterli görmesi dönemlerinin toplumsal telakkileriyle yakından ilgili olup böyle bir gizliliği tasvip ettikleri şeklinde anlaşılmamalıdır. Bu itibarla, ülkemizde iki şahitle fakat gizlilik içinde kıyılan nikâhların taşıdığı sakıncalar göz önüne alındığında Mâlikîlerin görüşünün tamamen yabana atılma-ması gerektiği ortaya çıkmaktadır (TDV, İlmihal, II/208). Malikilere göre, şahitlerle anlaşarak yapılan evlenmenin gizlenmesi ve etrafa duyurulmaması sıhhat şartlarına aykırıdır; dolayısıyla böyle olan nikâhlar geçersizdir.
Nişanlılık taraflara evliliğin verdiği beraber yaşama hak ve yetkisini vermez. Nikâh akdi yapılmadan nişanlıların, aralarındaki sıcak ilgiye ve ileriye mâtuf iyi ni-yetli beklentilerine rağmen, mahremiyet bakımından âdeta iki yabancı gibi olduk-ları ve bu mahremiyet sınırlarına dikkat etmeleri gerektiği gözden uzak tutulma-malıdır. Nişanlılık döneminde taraflar arasında örtünme vb. dinî yükümlülüklerin kalkması amacıyla dinî nikâh kıyılması İslam hukukunun öngördüğü mahiyette bir nikâh olmadığı gibi birçok sakıncayı da beraberinde getirmektedir (TDV, İlmi-hal, II/202).
Müslüman bir erkeğin Allah’a şirk koşan bir kadınla evlenmesi yasaktır. Kur’an-ı Kerim’de, “Müşrik kadınlarla iman edinceye kadar evlenmeyin…” (Bakara, 2/221) bu-yurulmaktadır. Müşrik Allah’ın birliğine inanmayan, ona ortak koşan kimse de-mektir. Yahudi ve Hıristiyan kadınlarla evlenilebilir (Mâide, 5/5). Buna mukabil Müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle, isterse bu erkek Ehl-i kitap ol-sun evlenmesi dinen mümkün değildir. İslam hukukçuları bu konudaki görüşle-rini Mâide sûresinin 5 ve Mümtehine sûresinin 10. âyetlerine dayandırmaktadırlar (TDV, İlmihal, II/208). Evlilik dünya ve ahiret mutluluğumuzu ve nesillerimizi ilgi-lendirdiği için, titizlikle üzerinde durmamız ve sağlam temeller üzerine kurmamız gerekmektedir.