“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.” (Enfâl, 8/60)
Üstünde yaşadığımız ve ‘Cennet Vatanımız ‘diye isimlendirdiğimiz bu kutsal toprakları, canımızdan, kanımızdan daha çok sever; malımızdan, evlatlarımızdan daha aziz biliriz. Onun ebedî olması uğruna canımızı, malımızı seve seve feda ederiz; bu konudaki inanç ve kararlılığımızı dost-düşman herkes bilmektedir. İşte bu meziyetlerden dolayıdır ki vatan savunmasını imandan bir parça olarak kabul eden Türk Milleti, vatan için dökülen kanı, vatansız nefes alan bir cana tercih etmiştir. Atalarımız, canını, malını ve iman dolu benliği ile bütün varlığını şu an üzerinde yaşadığımız kutsal vatanımıza hediye etmiştir.
Gözü doymayan, her zaman başka milletlerin topraklarına el atmaya çalışan insanlar olacaktır. İşte bu gafillere karşı, yüce Allah “kuvvet ve savaş atları hazırlayın” diyor. Öyle ise bizler de zamanın en güçlü ve en kuvvetli araç ve teçhizatlarını hazırlamalıyız. Vatanımızı düşman emellere bırakmamak için her an hazırlıklı olmalı, bunları yerine getirerek de yüz binlerce şehit atalarımızın ruhlarını şad etmeli ve iman dolu yüreğimizi düşmana göstermeliyiz. Atalarımız ne güzel buyurmuş: “Su uyur, düşman uyumaz!”, “Düşman karınca da olsa hakir görme!”
Bu sebeple dinimiz, vatan savunmasına büyük önem vermiştir. Nitekim bir hadis-i şerifte, “Biri Allah korkusundan ağlayan, diğeri de Allah rızası için (vatanı savun-mak üzere) nöbet bekleyen iki gözü cehennem ateşi yakmaz” (Tirmizî, “Fezâilü’l-Cihad”, 12) buyurularak vatan savunmasının önemine dikkat çekilmiştir.
Atalarımız, yeryüzünün en güzel, en bereketli topraklarını kendilerine vatan olarak seçmişler, buram buram tüten bu toprakların düşmanın kirli çizmeleriyle çiğnenmesine müsaade etmemişler; bu uğurda savaşmışlar, gerektiğinde ise seve seve mallarını ve canlarını feda etmesini bilmişlerdir. Her karış toprağı şehit kanla-rıyla sulanan aziz vatanımızın kıymetini iyi bilmemiz gerekir. Milli şairimiz M. Akif ERSOY;
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı! Verme, dünyaları da alsan bu cennet vatanı.” dizeleriyle bu gerçeği veciz bir şekilde dile getirmektedir.
Ayet-i kerimeden anlayacağımız kadarıyla, hiç kimsenin boyunduruğu altına gir-memek, bağımsız bir şekilde yaşamak, bu aziz toprakları bizden sonraki nesillere hediye etmek, can ve mal emniyeti ile huzur ve güven ortamı içinde yaşamak, her türlü saldırıya karşı koyacak nitelikteki güçlü ve etkin bir savunma ile mümkündür. Özellikle büyüğün küçüğü yuttuğu, güçlünün zayıfı ezdiği ve çeşitli haksızlıkların kol gezdiği bir dünyada yaşamak ve varlığı korumak için güçlü olmak ve muhtemel saldırılara karşı tedbirli olup, savunmaya ağırlık vermek zaruridir.