Kuzeydoğuda bulunan New England’da toprak örtüsü ince ve taşlı, düzlük arazi pek az, kışlar uzundur ve bu nedenle çiftçilikle geçinmek zor olmaktadır. Bu nedenle başka çalışma alanları araştıran New Englandlılar su gücünü kontrol altına aldılar, tahıl değirmenleri ve bıçkıhaneler kurdular. İyi nitelikli kereste üretimi gemi yapımını teşvik etti. Mükemmel limanlar ticareti geliştirdi ve deniz büyük bir gelir kaynağı oldu. Massachusetts’te sadece morina balığı endüstrisi bile kısa zamanda bir gönenç temeli oluşturdu.
İlk yerleşimcilerin büyük çoğunluğu limanlar yakınındaki köylerde ve kasabalarda yaşadıkları için, pek çok New Englandlı bir tür ticaret ya da işletme ile meşguldü. Ortak meralar ve ormanlar, yakınlarındaki küçük çiftliklerde çalışan kasabalıların gereksinimlerini karşılıyordu. Toplumların küçük ve derli toplu olması nedeniyle, köy okulu, köy kilisesi, köy ya da kasaba odası, hemşehrilerin toplanıp ortak çıkar konularını tartıştığı yerler haline geldi.
Massachusetts Körfezi Kolonisi ticaretini yaygınlaştırmayı sürdürdü. XVII. yüzyılın ortalarından başlayarak gönenci arttı ve Boston Amerika’nın en büyük limanlarından biri oldu.
Gemi gövdeleri için meşe kerestesi, dikmeler ve serenler için çam kerestesi, kereste aralıklarının doldurulması için zift, Kuzeydoğu ormanlarından sağlanıyordu. Massachusetts Körfezi’nin, kendi teknelerini kendileri yapan ve onlarla dünyanın her yanındaki limanlara giden gemi süvarileri, sürekli biçimde önemi artan bir ticaretin temelini attılar. Koloni dönemi sona erdiğinde, İngiliz bayrağı taşıyan tüm teknelerin üçte biri New England’da yapılmış bulunuyordu. Balık, gemilerin taşıdığı mallar ve tahta eşya da ihracatı arttırdı.
New England’lı gemi sahipleri, romun ve kölelerin de büyük kar sağlayan mallar olduğunun kısa zamanda farkına vardılar. O günlerin en girişken, ama en kötü ünlü, faaliyetlerinden biri “üçlü ticaret” denilen uygulamaydı. Tüccarlar ve gemi sahipleri, New England’da üretilen rom karşılığında Afrika kıyılarından köle satın alıyor, köleleri Batı Hint Adaları’nda satıyor, oradan aldıkları melası da ülkelerine getirip yerel rom üreticilerine satıyorlardı.