Bu çalışma 944-1117 yılları arasında Türklerin Halep ve çevresindeki faaliyetleri hakkında bilgiler sunmaktadır. Bu dönem Halep’te, Hamdânî Devleti, Mirdâsî Devleti ve Suriye Selçuklu Melikliği hüküm sürdü. Beş bölümden oluşan çalışmanın giriş kısmı ise 944 yılı öncesini yani, Türklerin Halep’e ilk gelişleri, Abbâsî halifelerinin Türkleri bölgede vali olarak görevlendirmesi, ardından Mısır merkezli bağımsız Türk Devletleri olan Tolunoğlu ve İhşîdî Devleti hâkimiyetinde Halep’in Türklerin idaresindeki süreci ele alınmıştır. Hamdânîlerin Halep kolunun kurucusu olan Seyfü’d-devle, Halep hâkimiyeti sürecinin neredeyse tamamını Bizans ile mücadele içerisinde geçirdi (944-967). Bu süreçte Türkler, Bizans’a karşı Seyfü’d-devle’nin ordusunda yer aldılar. Hatta onun hastalanıp felç geçirdiği dönemde bile Türklerin destek amaçlı, Horâsân’dan Halep’e gelip yardımda bulundukları görülmektedir. Hamdânî hâkimiyetinin son bulmasıyla birlikte Fâtımî Devleti, Türk valilerinin askeri gücüyle Halep’i kontrolü altında tuttu. Mirdâsîler dönemi (1024-1080) ise Halep’in tarihinde Türkler açısından ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü Mirdâsîler döneminde Halep’in kontrolü, kademeli olarak Türklerin eline geçti. Öyle ki, Mirdâsî emîrlerinden dilediklerine, Halep yönetimine geçme hususunda etki edebiliyorlardı. Mirdâsî emîrleri ise, iktidar yolunun, Türklerin desteğini almaktan geçtiğini çok iyi biliyorlar ve buna göre hareket ediyorlardı.
Özellikle 1071 yılında Sultan Alp Arslan’ın Halep Mirdâsî Devleti’ni Selçuklu İmparatorluğu’na tâbi hale getirmesinden sonra Türklerin bölgeye daha yoğun olarak gelmeye başladıkları anlaşılmaktadır. Mirdâsî Devleti’nin son bulmasının ardından (1080), Halep’te Türk varlığı daha güçlü hissedilmeye başlandı. Sultan Melikşâh’ın 1084 yılında bölgeye bizzat gelip Halep’e Kasîmü’d-devle Aksungur’u vali olarak ataması ise Halep’in tamamen Türklerin hâkimiyeti altında olduğunu teyit etmiş oldu. Bu dönem Halep’in siyasî ve sosyal yapısında istikrarın yaşandığı, ayrıca çok olumlu iktisâdi gelişmelerin olduğu bir süreç olarak kayda geçmiştir.1094 yılı itibarıyla Tâcüddevle Tutuş’un oğlu Rıdvan, Halep Selçuklu Melikliği yönetiminin başına geçti.
Rıdvan dönemi, Türklerin Haçlılarla mücadele dönemi olarak da adlandırılabilir. Çünkü Melik Rıdvan, hâkimiyet yıllarının sonuna kadar sürekli olarak Haçlılarla mücadele etti ve bölgenin Haçlıların eline geçmesine engel oldu. Haçlıların bölgeye geldikten sonra ele geçirdikleri yerlerde yaptıkları tahribat ve katliam göz önüne alındığında, Selçuklu Türklerinin bölge kaderi bakımından, Haçlılara karşı ne kadar önemli bir vazife üstlenmiş olduklarını daha iyi görmemizi sağlamaktadır. Tüm bu süreç göz önüne alındığında Selçuklu döneminden önce Türklerin, Halep’teki aslî faaliyetlerinin Bizans istilasını önlemek olduğu, Selçuklular ile birlikte ise bunun Latin Haçlı işgalini önlemek şeklinde devam ettiğini görmekteyiz. İslâm Devletlerinin koruyuculuğu vasfını bölgeye gelir gelmez üstlenmeye başlayan Türklerin, bölge kaderine nasıl ve ne derece önemli bir etki yapmış olduğu açıkça görülmektedir. Bu çalışma, İslâm, Bizans ve Haçlı kaynaklarının karşılaştırılmasıyla hazırlanmış ve temel alınan kaynaklar hakkındaki bilgiler ise çalışmanın başında sıralanarak sunulmuştur.