Farsça, av veya suçlu kişinin bağlandığı kemende, ipe derler. Dizgin anlamına da gelir. Kalenderi ve Bektaşîlerde, bele kuşatılan kemerin biraz sol tarafına bağlanan, yaklaşık el büyüklüğündeki taşa denir. Bu taş, onu bağlayanı dizginleyip, nefsine galip geldiğine işaret eder. Palheng, genellikle, balımtaşı denen balgamî taştan yapılır. On iki imama işaret olarak, on iki köşelidir. Pirinç veya gümüşten bir mahfaza, bu taşı arkadan tutar. Yine, arkadaki bir halkadan geçen kuşakla, beldeki kemerin üstüne ve göbeğin sol tarafına gelmek üzere kuşanılır. Adının palheng olup olmadığını bilmediğimiz siyah bir taşı, Hacı Bayram Velî’nin, açlık riyazetlerinde, Hz. Peygamber (s)’i taklid etmek üzere karnına iple bağladığı bilinmektedir. Hüseyin Vassaf, Sefîne’sinde, 1910’lu yıllardaki, Ankara’ya yaptığı bir yolculukta, Hacı Bayram’ın türbesini ziyaret ettiğini ve orada bu taşı gördüğünü yazar. Şimdi bu taş Ankara’da Etnografya Müzesi’nde sergilenmektedir. Yunus Emre’nin şiirlerinde geçtiğine göre, onüçüncü yüzyıllarda palhengin bir tarikat cihazı olarak kullanıldığı söylenebilir:
Yunus, imdi tevbeye gel. Can sendeyken eye amel. Aşk ile gel kuşanıgör, Bu dervişlik pâlhengini.