Pavlus ve Öğretisi

5 mins read

Hıristiyanlığın ilk önemli teoloğu ve şekillendiricisi olan Pavlus, yaklaşık olarak MS 10 yıllarında günümüz Türkiye sınırları içinde yer alan Tarsus’ta doğan ve aslen Yahudi olan bir Roma vatandaşıdır. Pavlus kendisini, “doğumunun sekizinci günü sünnet olan, İsrail soyundan, Benyamin kabilesinden özbeöz bir İbrani” olarak tanımlamıştır (Pilipili­ ler 3:5). Geleneksel olarak ilk eğitimini Tarsus’da alan Pavlus, Yeni Ahit yazarlarından Luka’ya göre yüksek din eğitimi almak için ailesi tarafın­ dan Kudüs’e gönderilir. Burada dönemin ünlü Yahudi bilgini Hillel’in torunu ve Perisi mezhebinin önde gelen hocalarından Gamaliel’in öğ­ rencisi olmuştur (Resullerin İşleri 22:3) . Gamaliel’in yanında yetişen Pavlus, rivayete göre Perisi cemaati içinde yüksek kurul toplantılarını iz­ leyen ve alınan kararlarda etkili olan bir konuma gelmiştir (Resullerin İşleri 8:1; 26:10). Tarsuslu olan Pavlus’un Helenistik felsefe ve ölen-diri­ len kurtarıcı tanrılar düşüncesini merkeze alan “sır dinleri” hakkında ha­ tırı sayılır bilgilere sahip olması doğaldır.

Perisi mezhebi içinde önemli bir konuma yükselen Pavlus, Şam yolunda geçirdiği vizyon sonucu İsa tarafından “milletler havarisi” olarak tayin edildiğini iddia etmeden önce Yahudi din adamlarının statükocu tutumlarına ve Perisilerin aşırı kuralcılığına karşı çıkan İsa ve taraftarları­ na karşı yürütülen aleyhte kampanyalara karışmıştır. Hıristiyan kaynak­ larının bildirdiğine göre İsa sonrası dönemde onun yanlılarına zulmetme konusundaki tavrını sürdüren Pavlus, Şam ve civarındaki İsa yanlılarını tespit edip Kudüs’deki merkezi Yahudi otoritesine bildirmek için Şam’a bir yolculuk gerçekleştirir. Ancak Şam’a yaklaştığı sırada bir vizyon geçi­ ren Pavlus’a, gökte gözüken İsa hitap eder ve onu, mesajı tüm uluslara yaymak üzere görevlendirir (Resullerin İşleri 26:16-18).

Pavlus’un Şam yolunda geçirdiği bu vizyon elçilik görevinin baş­ langıçıdır. Kendi ifadesiyle o ana kadar tanrısal yasaya bağlı sıkı bir Peri­ si olan Pavlus, geçirdiği bu vizyonla “İsa Mesih’in peygamberi” olmuştur. Vizyon sonrası elçilik görevine başlayan Pavlus, öğretisini İsa’nın Rablığı etrafında “günah”, “günahtan kurtulup özgürlüğe ulaşmak için ‘fidye ö­ deme’ (redemption); ‘aklanma’ (justification) ve ‘uzlaşma’ (reconciliati­ on) kavramları üzerine oturtmuştur. Pavlus’a göre insan nesli Adem’in Tanrı’ya itaatsizliğinden dolayı günaha düşmüş, özgürlüğünü kaybetmiş ve ölüme Adem’i ve eşini yaratmış ve onlarla bir sözleşme yaparak bazı eylemleri yapıp bazılarını da yapmamak üzere onlardan söz almıştır. Ancak Adem ve eşi yasak bir fiili işleyerek Tanrı ile yapılan bu ahdi bozmuştur. Tanrı bozulan bu ahdi yenilemek için Adem sonrası dönemde çeşitli peygam­ berler göndermiş ve onlara insanların uyması gereken bazı yasalar ver­ miştir. Ancak insanoğlu verilen yasalara uyup uymama konusunda hür olduğu için yasaya uymamış ve günah çoğalmıştır. Bunun üzerine Tanrı, Musa’yı ve onunla birlikte oldukça kapsamlı bir yasayı göndermiştir. An­ cak insanoğlu bu yasaya da uymamış ve dolayısıyla iyice günaha batmış­ tır. Nihayet Tanrı, oğlu İsa Mesih’i yeryüzüne göndermiş ve onun günaha fidye olarak çarmıhta kanını dökmesine razı olarak insanoğlunu günah­ tan kurtarmış ve böylece Adem ile bozulan ahdi tekrar yenilemiştir. Bu öğretiye göre İsa’nın çarmıhta ölümü insanlığın günahtan kurtuluşu, öz­ gürlüğü ve ebedi yaşamı kazanması için bir fidye olmuştur. Bu durumu Pavlus Romalılara mektubunda şu şekilde ifade etmektedir:

Tanrı’nın bağışı, o tek adamın günahının sonucu gibi değildir. Tek bir suçtan sonra verilen yargı mahkumiyet getirdi; ama bir­ çok suçlardan sonra verilen armağan aklanmayı sağladı. Çün­ kü ölüm tek adamın suçu yüzünden, o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse Tanrı’nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların, tek bir adam, yani İsa Mesih sayesinde yaşamda ege­ menlik sürecekleri çok daha kesindir (Romalılar 5: 16-18) .

Mesih ölümü olanların ilk örneği olarak ölümden dirilmiştir. Ölüm bir insan aracılığıyla geldiğine göre ölümden diriliş de bir insan aracılığıyla gelir. Herkes nasıl Adem’ de ölüyorsa her­ kes Mesih’te yaşama kavuşacak (1. Korintliler 15: 20-22).

Görüldüğü üzere Pavlus’un öğretisinin merkezini Mesih-merkezli­ lik (kristosentrizm) teşkil etmektedir. Bu öğretiye göre İsa Mesih, tanrısal oğlun insanoğlunun kurtuluşu için bedenleşmiş halidir. Onun çarmıha gerildikten üç gün sonra ölümden dirilmesi ve göğe yükselmesi onun ölüme ve günaha galip geldiğinin ispatıdır. İsa’ya inananlar da aynı şekil­ de günaha ve ölüme galip geleceklerdir. Bu yüzden Pavlus’a göre Tan­ rı’nın mükafatını kazanmak için artık Yahudi yasasına uymak gereksiz­ dir. Çünkü Mesihi kabul etme ve ona iman etme, Tanrı rızasını kazanma­ nın en doğru yoludur. Mesih’e inananlar Tevrat’ın emirlerine uyup uy­ madıklarına bakılmaksızın Tanrı katında salih kimseler sayılacaktır.

Adem’in işlediği ilk günah veya diğer bir tabirle asli günah, bu gü­ nahtan kurtulup özgürleşmek için İsa’nın fidye olarak çarmıhta kanının dökülmesi, kutsal yasayla değil, Mesih İsa’ya imanla aklanma ve bu şe­ kilde Tanrı ile barışma/uzlaşma doktrinleri üzerine öğretisini şekillendi­ ren Pavlus, bu öğretiyi yaymak için Antakya’dan başlamak üzere Ana­ dolu, Yunanistan ve Makedonya bölgelerine çeşitli misyon seyahatleri düzenlemiş ve gittiği yerlerde Hıristiyan kiliseleri tesis etmiştir. Onun bu seyahatlerini ve bu seyahatler esnasında çeşitli topluluklara gönderdiği mektuplarını konu alan yazılar, yukarıda ifade ettiğimiz gibi günümüz Yeni Ahit metinler arasında çok önemli bir yer tutmaktadır.

Pavlus, yoğun misyonerlik faaliyetleriyle Roma vatandaşları ara­ sında gittikçe artan sayıda insanı cezbetmeyi başarır. Onun bu başarısı Roma idarecilerini rahatsız eder. Ayrıca Pavlus, Yahudi yasasına karşı ta­ kındığı olumsuz tutumdan dolayı Yahudi dini liderleri tarafından da şid­ detli şekilde eleştirilmekteydi. Hem Yahudi dini otoritelerinin hem de taraftar toplamada gösterdiği üstün başarıdan dolayı Roma idarecileri­ nin tepkilerini üzerine çeken Pavlus, MS 57 yıllarında Kudüs’te bulundu­ ğu bir sırada, Yahudiler tarafından linç edilmek üzereyken Romalı ida­ reciler tarafından kurtarılır ve tutuklanarak yargılanmak üzere Roma’ya gönderilir (Resullerin işleri 21:27-40). Burada bir müddet hapis yattıktan sonra devletin asayiş ve huzurunu bozma suçlamasıyla idam edilir.

Prof. Dr. Mahmut Aydın

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe