Farsça, Put. Herkesin putu kendi nefsinin hevasıdır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur: “Ey Muhammed (s)! Nefsinin isteğini putlaştıranı görmedin mi?” Furkan/ 43; Câsiye/23.
Fütüvvet erbabı “Fetâ” (Yiğit) yı putkıran kişi olarak değerlendirir. Bazıları büt’ü sevgili, ma’şuk, matlûb şeklinde tanımlamıştır. Putperest: Aşık; But: Vahdet; Büt-hane: Kelime olarak puthane ve tapınak demektir. Bu ifade Vahdet-i kül, Lahûti âlem, Zât-ı Ehâdiyyet, mazhar olma hali, maddi âlem, şeklinde değerlendirilir. Bütgede: Mâbed, dua edilen makam. Bu, tasavvuf erbabınca, ıstılah olarak İlâhî bilgilere şiddetle iştiyak duyan kâmil arifin gönlü olarak tanımlanmıştır.