“Ey insan! Seni yaratan, sonra şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” (İnfitar, 82/6-8)
Bizi insan olarak yaratıp şekillendiren, nice nimetleri emrimize veren Rabbimize karşı sorumluluklarımız vardır. Rabbimiz, insanı bir damla sudan var etmiş, onu güzel bir şekil ve yapıda yaratmış ve nice nimetlere mazhar kılmıştır.
Rabbimizin yukarıdaki hitabı kalbi katılaşmamış, aklıselim herkesi sarsacak ni-teliktedir. Engin kerem sahibi olan yüce Yaratıcı, insanı muhatap almakta ve güzel bir üslup ile uyarmaktadır. Kullarına, “Rab ve Kerim” olduğunu hatırlatarak lütuf ve ihsanda bulunduğunu belirtmektedir. Yüce Allah, insanı hayatı boyunca her an yararlanmakta olduğu diğer bütün nimetler yanında, birçok bedensel ve zihnî me-lekelerle donatmıştır. İnsan, yaratılışındaki mükemmelliği, beden, akıl ve ruhi ya-pısındaki güzellik ve insicamı rabbine borçludur. Bu ayetlerde Rabbimiz, insana mahiyetini, ne olduğunu ve ne yapması gerektiğini hatırlatmaktadır.
İnsanın bu kadar dengeli, düzgün ve mükemmel yaratılmış olması, bunca lütuf ve ihsanı ikram eden Rabbine karşı derinden sevgi beslemeyi ve çokça şükretmeyi gerek-tirir. Ancak tüm bu nimetlere karşın insan, Rabbine şükretmesi gerekirken nankörlük etmekte; O’nun hidayetine tabi olması gerekirken doğruluktan sapabilmektedir.
İnsan, düzgün ve dengeli bir yapıda yaratılmıştır. Öyle ki o, kendi bünyesindeki bu mükemmel denge ve sistemi anlamakta bile güçlük çekmektedir. Kişinin sadece kendi bünyesi değil, üstünde yaşamış olduğu gezegen, çevresindeki her şey, tüm kâinat insanoğlu için nice nimetler ve ibretlerle doludur. İşte bu ibretler, her aklıse-lim kimseyi yüce Allah’a götürmelidir.
İnsanın yaratılışta sahip olduğu meziyetleri anlaması açısından sadece şu örnek üzerinde biraz düşünelim: Günümüzde son derece gelişmiş olan teknoloji kullanı-larak insan robotu yapılıyor. Ancak bunların davranışları bir hayli sınırlıdır. İnsa-nın inanç ve bilgi donanımı bir tarafa birçok sıradan davranışı bile yapmakta aciz kalmaktadır. İnsan eline herhangi bir kitabı alıp okumak istediğinde hiçbir sıkıntı çekmez, en rahat pozisyonda oturur ve kitabın sayfalarını kolaylıkla çevirip okur. Bunu teknoloji harikası bir robottan veya başka bir canlıdan beklemek mümkün mü? Sadece bu örnek bile insanın nasıl bir imtiyaz içinde olduğunu göstermeye kafidir. Rabbimiz insanı, mükemmel bir varlık olarak yaratmıştır. Nitekim şu ayet, insanın şerefli bir varlık olduğunu izah ettiği gibi içinde bulunduğu nimetleri de apaçık ortaya koymaktadır:
“Andolsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.”(İsra, 17/70)
Rabbimiz insanı bu ve benzeri daha nice nimetlere sahip kıldığını hatırlatmak-tadır ki insan, Rabbine inansın, ona itaat etsin, gönderdiği peygamberlere ve gön-derilmiş kitaplara inanıp gereğini yapsın ve istikamet üzere yaşasın. Allah’ın verdiği bunca lütuf ve ihsana rağmen şeytana ve başka unsurlara aldanmasın. Aklını kulla-narak varlık amacına uygun olarak yaşasın.
Yüce Allah’ın üzerimizdeki sayısız nimetini görmek, üzerinde düşünmek ve O’na şükretmek için Rabbimiz sayısız delil yaratmıştır. Gördüğümüz, farkına vardı-ğımız her şey Allah’ın bir tecellisi ve delilidir. Bu nedenle göklerde, yerde ve bunla-rın aralarında bulunan her şey birer tefekkür vesilesidir. Müslüman, Allah’ın verdiği nimetlerin bütününü düşünerek Rabbine karşı gelmekten sakınmalı, bütün hâl ve davranışlarını O’na adamalı ve nimetin kadrini bilerek şükretmelidir.