Türk edebiyatının, eserleriyle günümüzün popüler kültüründe en fazla yer edinmiş kalemlerinin başında gelen Reşad Nuri, Üsküdar’da doğmuş ve burada başladığı ilk eğitimini Çanakkale’de devam ettirdikten sonra İzmir’deki bir misyoner okulu olan Frerler Mektebi’ne kaydolmuş; fakat bitirmeden tasdiknâme alıp açılan bir imtihanı kazanarak İstanbul Dârülfünûnu Edebiyat Şubesi’ne girip, buradan 1912’de mezun olmuştur. İlk görevi Bursa İdâdîsi’nde Fransızca öğretmenliği olan Reşad Nuri, daha sonra İstanbul’da, aralarında İttihat ve Terakki, Vefa Sultânîsi, İstanbul Erkek ve Erenköy Kız liselerinin yer aldığı pek çok okulda Fransızca, Türkçe, felsefe, pedagoji öğretmenliği ve idârecilik yapmıştır.
1927’de Millî Eğitim Bakanlığı müfettişi olan ve 1939’da Çanakkale’den seçilip 1946’ya kadar sürdüreceği milletvekilliğine dek on iki yıl yürüttüğü bu görevde, memleketin pek çok köşesinde gördüğü manzaraları, insanları, dönemin kasaba ve şehirleri, eğlenceleri ile Anadolu insanının modern hayata intibâk çabalarını, türlü yokluklara ve cehâlete rağmen bütün bunları kapatan yüksek faziletlerini bir deneme üslûbu tutturarak kaleme aldığı Anadolu Notları (I-II, 1936, 1966), cumhuriyet dönemi gezi edebiyâtımızın güzel örneklerinden biri olarak doğmuştur.
Reşad Nuri imzasız birkaç şiirini neşrettikten sonra millî edebiyat cereyânının pek mühim bir yayın organı olan Genç Kalemler dergisindeki ilk makâlesiyle edebiyat dünyasına girer ve ilk hikâyesini “Eski Ahbap” adıyla 1917’de Diken mecmuasında yayınlar. İlk romanı olan ve trajik bir aşk hikâyesinin öznesi olarak yüzü korkunç derecede yanmış Süleyman’ın hikâyesini anlattığı Harabelerin Çiçeği ise 1919’da Zaman gazetesinde tefrîka edilip aynı yıl kitaplaştırılır. Şüphesiz Reşat Nuri’ye asıl şöhretini kazandıran ve günümüze kadar ismi anıldığında hemen akla gelen en önemli ve çokça basılan romanı, Çalıkuşu’dur. Bu eser, 1922’de Vakit gazetesinde tefrîka edilip yine aynı yıl kitaplaştırılmıştır. Eserde, başlangıçta sâdece mâişetini kazanmak ve nişanlısından uğradığı ihânetin gamından kurtulmak için Anadolu’da bir köy öğretmenliğini kabûl eden Feride’nin, evvela karşılaştığı cehâlet, sefâlet ve taassup karşısında sendelemesi; fakat zamanla tüm bunlara alışıp öğrencilerinden birini evlât edindikten ve böylece bütün sıkıntılarından kurtulduktan sonra kendisini idealist amaçlarla bu çocukların mutluluğuna vakfetmesi hikâye edilmiştir. Onun bu sergüzeşti çevresinde pek çok cemiyet meselesi ve onun üzerine yerleştirilen şahıs kadrosuyla Anadolu, hikâyeciliğimizde Refik Hâlid’in başardığı şekilde -ve belki Nâbizâde Nâzım’ın Karabibik (1890)’i ve Ebûbekir Hazım Tepeyran’ın Küçük Paşa (1910)’sı gibi örnekleri tâkiben- Türk romancılığına kuvvetli ve en popüler edebî metinlerden biri yoluyla girmiş olur. Bu eser, aynı zamanda edebiyâtımızda memleket edebiyâtı çığırının da öncülerinden biri sayılmıştır.
Tıpkı Çalıkuşu’ndaki Feride gibi, 1928’de yayınlanan Acımak romanında öğretmen okulunu bitirip Anadolu’ya koşan Zehra ve yazarın ölümünden sonra, 1962’de basılan Kan Davası’nda yedek subaylığını yapıp kendisini Bozova’nın bir köyüne adayan öğretmen Ömer de Reşat Nuri’nin hayatı boyunca Anadolu’nun köy manzarasından vazgeçmediğini göstermektedir.
1944’te yayınlanan ve bir Anadolu kasabasının 1914 senesi içindeki manzarasını bozulan bürokrasinin eleştirisini yapmak için fon olarak kullandığı kara mizah eseri Değirmen ve ayrıca yine popüler eserlerinden biri ve H. Çelik’in tâbiriyle, “yanlış Batılılaşma’nın getirdiği zihnî ve ailevî krizlerin romanı” olan 1930’da neşredilmiş Yaprak Dökümü, yazarın sosyal hayatın sakatlıklarını tenkid etmek gibi bir misyonu yüklenmiş eserleridir.
Reşad Nuri’nin Tanrı Misafiri (1927), Leylâ ile Mecnun (1928), Olağan İşler (1930) gibi bazı hikâye kitapları dışında, yirmi dokuzu telif, yirmi biri tercüme ve uyarlama olan elli civârında oyunu tespit edilmiştir. Yine H. Çelik’e göre; oyunlarıyla romanları arasında ortak temaları tâkip eden paralellikler olmasının sebebi, bazı romanlarının evvela birer tiyatro eseri olarak yazılmasından ve ayrıca her romanının senaryosunu yazmasından kaynaklanmaktadır. Meselâ en önemli eseri Çalıkuşu, önce İstanbul Kızı adıyla tiyatro için yazılmıştır.
Eserlerinde, yalın ve tabiî bir dil kullanan Reşad Nuri, “memleketin muhtelif safhalarından alınmış”; fakat aynı mecrâ içinde akan anlatılarıyla – Ertaylan’ın dilinden alıntılayarak ifâde edecek olursak- “hayatın acı, tatlı, temiz, kirli bütün tabakalarını kendine mahsus sâde ve mütevâzı bir sanatla gösteren realizm edebiyatı numûne”leri ortaya koymuş bir edebiyatçımızdır.
Göktürk Ömer