“De ki: Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe’, 34/39)
Yüce Allah’ın, canlılara; yemek, içmek ve faydalanmak için verdiği her şeye rızık diyoruz. Rızkı yaratan ve veren Allah’tır. Kul, Allah’ın kâinata yerleştirdiği kanunlara uyarak çalışır, çabalar, sebeplere sarılır ve rızkı kazanmak için tercihlerde bulunur. Allah da onun bu tercihine ve çabasına göre rızkını yaratır. Mademki Allah rızkımızı veriyor öyleyse bizim çalışıp çabalamamıza gerek yok diye düşünemeyiz. Allah’ın rızık verici olması, bizim tembellik yapmamızı, çalışıp çabalamayı bırakmamızı ge-rektirmez. Biz, elimizden gelen bütün gayreti sarf edeceğiz. Rızkımızın bol ve hayırlı olması için hem çalışacağız, hem de Allah’a dua edeceğiz. Daha sonra da Allah’ın hakkımızdaki takdiri bu kadarmış, bu kadara da sonsuz şükür olsun diye Allah’a hamd edeceğiz, şükredeceğiz.
Allah’ın bizim için takdir ettiği rızık eninde sonunda bize ulaşır. Çünkü herkes kendi rızkını yer. Biz başkalarının rızkını yiyemeyiz, başkaları da bizim rızkımızı yiyemez. Herkesin rızkı da eşit değildir. Çünkü Allah herkesin rızkını farklı yarat-mıştır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de; “Allah rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı” (Nahl, 16/71) ifadeleriyle açıklanmaktadır. Öte yandan Allah dilediğine hesapsız rızık verir (Âl-i İmrân, 3/27). Kimse Allah’a karışamaz ve O’nun ihsanına engel olamaz. Rızkımızı kazanırken meşru yolları seçmeliyiz. Çünkü gayrimeşru kazanç, haram rızıktır. Allah’ın haram rızık kazanmamıza rızası yoktur. “Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara, 2/172) buyuran Rabbimiz, haram rızıklardan uzak durma-mızı, helal ve tertemiz rızıklardan yememizi ve rızkı verene şükretmemizi açıkça emretmektedir.
Kendilerine bol rızık verilmiş olanlar, rızkı vereni unutmayacaklar. Allah’a şük-rün bir göstergesi olarak, rızkı az olanlara infak edecekler, yardım edecekler ve zekât vereceklerdir. Çünkü bize rızık olarak verilenlerden, Allah yolunda harcamamız Rabbimiz tarafından emredilmiştir (Bakara, 2/254). Bundan dolayı biz de; Allah’ın bize bol bol ihsan buyurduğu rızıklarda cimrilik etmeyelim. O’nun verdiği rızkın bir kısmını O’nun yolunda ve O’nun rızasını kazanmak için harcayalım. Çünkü Allah sâlih kullarını anlatırken, “Onlar gayba inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.” (Bakara, 2/3) buyurmaktadır. Rı-zık sadece bu dünyada verilmiyor. Öbür dünyada da rızıklar var. Allah, kendisine inanan ve insanlara iyilik yapan kullarını öbür dünyada da sayısız rızıklar ile doyu-racaktır. Öbür dünya rızıklarının bu dünyadakilere benzediğini ifade eden bir ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, ‘Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!’ diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünya-dakine) benzer olarak verilmiştir…”
Öyleyse bize düşen görev; Allah’ın vermiş olduğu sayısız rızıkların şükrünü eda etmeye gayret etmektir. Eğer biz verilen nimetlere karşı nankörlük edersek Allah’a zarar veremeyiz, kendimize zarar veririz, kendimize zulmetmiş oluruz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin’ (dedik). Onlar (verdiğimiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler fakat kendilerine zulmedi-yorlardı.” (Bakara, 2/57) buyurulmaktadır.