Birini bir şeyden alıkoymak, hapsetmek, tutmak, dayanmak, sabretmek vs. gibi anlamları olan Arapça bir kelime. Başına gelen belalara, sıkıntılara dayanmaya sabır dendiği gibi, Allah’a ibâdette devam ve isyandan sürekli kaçmaya da sabır denir. Sabr, musibetle karşılaşıldığında, ilk anda olur. Sabır için çeşitli dereceler vardır: 1. Sonunda karşılaşacağı nimetleri düşünerek belâlara sabır etmek. 2. Allah’ın cezalandırmasından korkarak, günaha girmekten kaçınmaya sabretmek, 3. Tâat ve ibâdette nefse gelen ağırlığa sabretmek. Kur’ân-ı Kerim’de, kulun çeşitli dayanıklılık testlerine tâbi tutulduğunu gösteren pek çok ayet olup onlardan biri şudur: “Andolsun ki sizi biraz korku, açlık mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey! Hz. Muhammed a.s) Sen, sabredenleri müjdele” (Bakara/155). Sabrın mukabilinin cez, olduğu söylenir.