“Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır). Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Tevbe, 9/103)
Sadaka, bir şahsın ihtiyaç sahiplerine Allah rızasını gözeterek sevgi ve merhamet duyguları ile verdiği şeylerdir. Sadakanın bu anlamda Kur’an-ı Kerim’in değişik yer-lerinde kullanıldığını görmekteyiz.
Sadaka, insanın kalbini temizler, yüce Mevla’nın rızasını celbeder, malımızı da kirden, beladan muhafaza eder. Nitekim bu ayette ilk etapta Peygamberimize ha-kikatte tüm Müslümanlara hitaben, verilen sadakaların temizleyici olduğu anlaşıl-maktadır. Vereceğimiz sadakalar Allah katında hatalarımıza ve günahlarımıza kefa-ret olacak ve onları temizleyecektir. İşlediğimiz günahların bağışlanması için sadaka vermeyi bir alışkanlık hâline getirmeliyiz. Çünkü bu âyet, insanın tövbe ettikten sonra sadaka vermesinin onun yararına olacağını ifade etmektedir.
Sadaka ve doğruluk aynı kelimeden türemiştir. Buradan anlıyoruz ki, Allah rızası için sadaka vererek fedakârlıkta bulunan kişi imanının doğruluğunu ispat etmek-tedir. Nefislerimizin manevi kirinin temizlenebilmesi, Allah katında mükâfatımızın çok olabilmesi ve de malımızın bereketi için sadaka vermek gerekir. Bu durumlar gerçekleştiği zaman iç huzurumuz sağlanacaktır.
Sadaka verene dua etmek, ayet-i kerimenin gereğidir. Dua da huzur ve sükunet verir, kalbin mutmain olmasını sağlar. Bu özellikte olan bir insan da korku ve sıkıntı gibi şeylerden uzak olur. Sadakası verilen mal bereketlenir ve Allah katında değerlenir. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.s) de, “Allah sizden birinin tayını yetiştirdiği ve geliştirdiği gibi sadakası verilen malı da nemalandırır” buyurmuştur.
Malımızda fakirin, gücü yetmeyen insanın hakkı vardır. Sadaka ile bu insanların hakkını ödemiş oluruz. Bunun yanında vereceğimiz sadaka ile bu insanların gönlü-nü alır, olabilecek kıskançlık ve düşmanlık duygularını da temizlemiş oluruz. Sada-ka manevi olarak da malımızı temizler. Çünkü fakirin hakkının verilmediği; dulun, çaresizin duasının alınmadığı mal, bir anlamda kirli sayılır.
Ayet-i kerimeden anlayabileceğimiz diğer bir konu da şudur: Biz sadaka verir-ken aslında kendimize iyilik yapıyoruz. Sadaka ile malımız bereketleniyor. Kalbimiz huzur buluyor. Hayır dua kazanıyoruz. Vereceğimiz sadakalar günahlarımıza kefaret oluyor. Bütün bunlardan sonra karşımızdaki insanlar vereceğimiz sadakalardan ya-rarlanıyor. Dinimizin öğretilerinin yüceliğini buradan anlıyoruz.