Safa; safî olmak, bunanıksız duru olmak; safvet ise bir şeyin hâlisi, hayırlısı, iyisi anlamında iki Arapça kelimedirler. Safa, nefsânî özelliklerden arınmayı ifâde eder. Kâşânî, safvet-i “gayrılık pisliğinden arınmayı gerçekleştime” olarak tanımlar. Safânın üç mertebesinden bahsedilir:
1. Safâ-i İlim: Bu safa, Hz. Peygamber (s)’in yolunda gidenin sülûkunu süsler, sâliki Hz. Peygamber (s)’in edebiyle edeblendirir,
2. Safâ-i Hal: Bu safa ile hakikat şahitleri görülür, münâcât lezzeti tadılır ve cismânî âlemden geçilir, 3. Safâ-ı ittisal: Kulun kendinden fanî olarak, Hakk’ı görmesidir ki, bu durumda olan kul, kendi sıfat ve fiillerini, Allah’ın sıfat ve fiillerinde mahv ve ifna eder (yok eder).
Cefâyı çekmeyen âşık, satanın kadrini bilmez.
(Lâedrî)