“İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.” (A’râf, 7/42)
Yüce Rabbimiz, iman edip hayırlı işler yapanların cennetlik olduğunu ve orada ebedî kalacaklarını ifade etmektedir. Ayrıca herkesin gücü ölçüsünde mükellef tu-tulduğunu da belirten yüce Mevlamız, bir bakıma, müminlerin, istemelerine rağ-men yapamadıkları hayırlı faaliyetler sebebiyle ümitsizliğe düşmelerine gerek olma-dığına, insanın cennet ehlinden olabilmesi için yapabileceği kadarını yapmasının yeterli olduğuna işaret etmektedir.
Cennete girebilmemiz, mümin olarak ve Rabbimizin hoşnutluğunu kazanarak bu dünyadan göçmemize bağlıdır (Fecr, 89/27-30). Mümin olarak bu dünyadan gö-çebilmemiz için de imanımızı güçlendiren ibadetleri yerine getirmeli ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmamıza yardımcı olacak hayırlı amellere devam etmeliyiz. Yüce Mevlamız, kendi yolunda gayret edenleri hidayet yollarına erdireceğini haber ver-mektedir (Ankebût, 29/69). Ayrıca bir kudsi hadiste yüce Rabbimiz, kulunun farz olan ibadetleri yerine getirmekle kendisine yaklaşabileceğini ve nafilelere devam etmekle de hoşnutluğunu kazanabileceğini bildirmektedir (Buhârî, “Rikak”, 38). Sevgili Pey-gamberimiz (s.a.s), Rabbimize karşı saygılı olduğumuz, beş vakit namazı kıldığımız, Ramazan orucunu tuttuğumuz, mallarımızın zekâtını verdiğimiz ve yöneticilerimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde cennete gireceğimizin müjdesini vermektedir (Tirmizî, “Cum’a”, 80).
Yüce Rabbimiz, bizlere gücümüzün üzerinde hiçbir ibadet teklif etmediği gibi, sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de her zaman gücümüzün yeteceği amelleri yapmamı-zı tavsiye buyurmuştur. Bizler, hayırlı amel işlemekten usanmadıkça, yaptığımız her amel için yüce Allah’ın, sevap yazmaktan usanmayacağını bildiren Peygamber Efen-dimiz, Allah’ın en çok hoşlandığı amellerin az da olsa süreklilik arz eden ameller olduğunu haber vermektedir (Buhârî, “İman”, 16; Müslim, “Salât”, 283). Nu’man b. Nevfel isimli bir sahabenin; “Ey Allah’ın Resûlü! Farz namazlarımı kılsam, Ramazan oru-cumu tutsam, helali helal bilip haramı da haram tanısam ve bunlara hiçbir ilavede bulunmasam cennete girer miyim?” sorusuna Peygamberimizin “Evet!” şeklindeki cevabı, gücümüz ölçüsündeki mükellefiyetlerimizi yerine getirmekle cennete gire-bileceğimizi göstermektedir (Müslim, “İman”, 16).
Yüce Allah’ı tanıma şerefine ermiş müminler olarak, iki cihan saadetini yakala-yabilmemiz, Rabbimizle aramızdaki iman bağını salih amellerle güçlendirmemize bağlıdır. Yüce Mevlamız, emrettiği farzları yerine getiren, yasakladığı haramlardan kaçınan ve kendisine karşı sorumluluklarının bilincinde hareket eden muttaki kul-larına cennet, mağfiret ve daha da önemlisi hoşnutluğunu vaat etmektedir (Âl-i İmran, 3/133–136; Mü’minûn, 23/1–11). Kısacık ömür sermayemizle ebedî bir hayatı kazanma fırsatını henüz kaçırmamışken yüce Rabbimizin ve sevgili Peygamberimizin çağrı-larına kulak verelim, gücümüz ölçüsündeki ibadetlerimizi yerine getirmeye devam edelim ve bizleri cehenneme götürecek haramlardan uzak duralım. Mümin kullarını cennetine koymak için bahane arayan yüce Mevlamıza karşı hüsnü zannımızı daima koruyalım.