“Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir! Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler.” (Sebe’, 34/37)
İnsanlar herhangi bir işi yaparken, ondan kendilerine faydası dokunacak bir so-nuç elde etmek isterler. Sadece hayırlı ve helal işleri yapanlar değil, hayırsız ve ha-ram işleri yapanlar da yaptıkları işlerin sonucundan, kendilerine faydası dokunacak bir neticeye ulaşmayı umarlar. Hepinizin bildiği gibi hırsızlık yapmak haramdır. Ama hırsızlık yapan insan da hırsızlık yaparken, kendisine fayda sağlayacak bir şeyi hayal etmekte, çaldığı maldan elde edeceği menfaati düşünmektedir. Yine kumar oynamak da büyük günahtır ve haramdır. Kumar yüzünden pek çok aile yıkılmış, yuvalar dağılmıştır. Kumar uğruna tarlalarını, arsalarını, fabrikalarını, dükkanlarını, evlerini hulasa varını yoğunu satanlar bile olmuştur. Bütün bu tehlike ve kötülük-lerine rağmen kumar oynayan insanlar bile kendilerine fayda sağlayacak dünyevî menfaatleri hayal etmektedirler.
Bir işi yaparken ondan fayda beklemek yeterli değildir. Fayda verecek işleri, fayda verecek yöntemlerle yapmak da gerekmektedir. Demek ki yapacağımız işi planlar-ken; önce bu işin fayda verip vermediğine bakacağız. Faydanın da geçici ve aldatıcı bir fayda değil; hem dünyamızda hem de ahiretimizde işimize yarayacak bir fayda olmasına dikkat edeceğiz. Hem dünyada hem de ahirette bize fayda sağlayacak işler ise sâlih amellerdir ve Allah, sâlih amel işleyenlere, mükâfatlarını kat kat verecektir. İşte yüce Rabbimiz, konumuzun başında yer alan ayette, mallarımız ve çocukla-rımız ile imanımız ve amelimiz arasında bir karşılaştırma yapmakta ve bizlere dünya nimeti olarak verilmiş olan mallarımızın ve çocuklarımızın; bizi, Allah’ın rahmetine yaklaştırmakta yeterli olamayacağını haber vermektedir. Ama imanımızın ve sâlih amellerimizin sonucu bambaşkadır. Onların karşılığında ise, kat kat mükâfat vere-ceğini ve bir mükâfat olarak cennet köşklerinde güven içinde olacağımızı, sayısız ni-metlere kavuşacağımızı müjdelemektedir. Allah onları içlerinden ırmaklar akan cen-netlerine koyacaktır. Cennetin meyvelerinden her rızık verilişinde, “bu daha önce dünyada iken bize verilen rızık” diyecekler. Dünyadakinin aynısı değil ama benzeri olan ve ondan daha mükemmel olanı onlara verilecektir. Orada cennetlikler için tertemiz eşler de vardır. Onlar cennette ebedî olarak kalacaklardır (Bk. Bakara, 2/25). Allah; iman edip sâlih amel işleyenlere mükâfatlarını “tastamam” yani sadece hak ettikleri kadar vermekle kalmayacak, kendi lütfundan onlara hak ettiklerinin daha fazlasını da verecektir. Ama iman edip salih amelleri işlemediği gibi bir de üstelik büyüklük taslayanları ise elem dolu bir azaba uğratacaktır. Bu zavallı hâle düşmüş insanlar; kendilerine Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır (Âl-iİmrân, 3/57; Nisâ, 4/173).
Rabbimiz bizleri sâlih amel işleyen ve ilahî mükâfatına erişen kullarından eylesin!