Türk müzeciliğinin, arkeolojisinin ve modern Türk resminin babası sayılan Osman Hamdi Bey’in kardeşi İsmail Galib Bey’in torunu olan mîmar ve mîmarlık târihçisi Sedat Hakkı Eldem, aynı âileden E. Eldem’in de belirttiği gibi “sanat ve bilim insanı yoğunluğu”ya dikkat çeken bir âilenin mensubudur. Müntehâbât-ı Terâcim-i Meşâhir, Türk Muharrirleri, Osmanlı Meşâhir-i Üdebâsı: Muallim Nâci Efendi adlı eserleriyle biyografi yazarı, Sevdâ-yı Hazân yâhut Teessür adıyla yayınlanan şiirleriyle şâir ve Lamartine, Baudelaire, Shakespeare, Tolstoy’dan yaptığı çevirilerle mütercim olarak temâyüz etmiş olan babası İsmail Hakkı’nın konsolos tâyin edildiği Marsilya’ya, bir yaşındayken, âilesiyle birlikte giden Sedat Hakkı, babasının 1916 – 1918 arasında Zürih’te görevlendirilmesi üzerine ilk öğrenimine Cenevre’deki Cuchet Okulu’nda başlamış, 1918’de İsmail Hakkı’nın Münih başkonsolosu olması üzerine eğitimine bu şehirdeki Altes Realgymnasium’da devâm etmiştir. 1924’te âilece İstanbul’a dönmeleri üzerine 1928’e kadar, Osman Hamdi Bey tarafından kurulan Sanâyi-i Nefîse Mektebi’nde mimarlık okuyan Sedat Hakkı, 1928 – 1930 yılları arasında devlet bursuyla Almanya, İngiltere ve Fransa’da çeşitli mîmarlık atölyelerinde staj görmek üzere Avrupa’ya gitmiş; Berlin’de Jansen ve Hans Poelzig’in, Paris’te Auguste Perret ve Le Corbusier gibi isimlerin yanında bulunduktan sonra memlekete dönüp Güzel Sanatlar Akademisi Mîmarlık Bölümü’nde o sırada Akademi’de görev alan E. Egli ve H. Poelzig’in yanına öğretim üyesi yardımcısı olarak tâyin edilmiştir.
Emekli olana dek Akademi’deki görevini sürdüren Sedat Hakkı Eldem, bu zaman zarfında cumhuriyet dönemi mîmârisine damgasını vurmasını sağlayacak 100’ün üzerinde mîmârî proje ve yapının çoğunu gerçekleştirip Akademi’deki öğrencilerle pek çok Osmanlı anıtının, saray ve köşklerinin rölövelerini çıkartıp belgeleyerek değerli bir arşiv oluşturmak hâricinde Türk evinin tipolojisi üzerine teorik çalışmalar yapmış ve ilk kitabı, Türk Evi Plan Tipleri adıyla 1954’te yayınlanmıştır. 1969 ve 1973’te yayınlanan iki ciltlik Köşkler ve Kasırlar ile 1976’da yayınlanan Türk Bahçeleri ve genel bir mimarlık târihi eseri olan Türk Mimarlık Eserleri’nden sonra Türk konut mîmârisi üzerine son çalışması, 1984, 1986 ve 1987 yıllarında 3 cilt hâlinde neşredilen yarım kalmış bir eser olan Türk Evi’dir.
Sedat Hakkı, Akademi’de, bilhassa bâzı gelenekçi yaklaşımlara karşı “Millî Mîmârî” seminerleri vâsıtasıyla yeni cumhuriyetin mimarlık anlayışını Avrupa işlevselciliğinin etkileriyle harmanlayarak millî bir mîmârlık yolunun açılmasını sağlamaya çalışmış, 1950’lere kadar etkisini sürdürecek olan ve en önemli örneğini – her ne kadar Hitit arslanları ve Pers figürleriyle dolu eklektik bir Yunan tapınağına benzese de – Emin Halil Onat ve Ahmet Orhan Arda tarafından tasarlanan Anıtkabir’le verecek olan bu yaklaşım, İkinci Ulusal Mîmarlık Akımı olarak adlandırılmıştır.
Sedat Hakkı’nın pek çok mîmârî projesi içinde en önemlileri 1931’de tasarladığı Budapeşte Sergisi Türk Pavyonu ve 1939’da tasarlanan New York Sergisi Türk Pavyonu ile Ahmed Ağaoğlu Evi (1937), Fethi Okyar Köşkü (1937), İnhisarlar Umum Müdürlüğü binası (1937), İstanbul Üniversitesi’nin Fen ve Edebiyat fakülteleri (Emin Onat’la, 1943), T.C. Yeni Delhi Büyükelçiliği (1966), Akbank Genel Müdürlük binası (1967 – 1968), Hindistan Büyükelçiliği (1968), Prenses İkbal Moneim Yalısı (1971 – 1972), Pakistan Büyükelçiliği (1974) ve Atatürk Kitaplığı’dır (Hamdi Şensoy’la, 1974). 1983’te Kültür ve Turizm Bakanlığı büyük ödülü ile 1986’da Uluslararası Ağa Han Mîmarlık Ödülü’nü kazanan Sedat Hakkı Eldem, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda medfundur.
Göktürk Ö. Çakır