İlk feministlerden Elizabeth Cady Stanton, 1840 yılında Londra’daki bir kölelik karşıtı kongrede, köleliğin kaldırılması hareketinin hararetli bir savunucusu olan Lucretia Mott ile tanıştı ve böylece kendisine bir müttefik kazandı. Kongre başladığında, ikisi de kadın temsilcilerin katılmasının istenmediğini anladılar. Konuşmalarına ve kongre salonuna girmelerine izin verilmeyince Cady Stanton ve Mott, salondan çıkıp diğer kadın temsilcileri de beraberlerinde götürerek bu davranışı protesto ettiler. Cady Stanton, bunun ardından, kadınların toplumsal, vatandaşlıktan doğan ve dinsel haklarını ele alacak bir kadın hakları kongresi toplanması için Mott’a bir öneride bulundu. Kongrenin yapılması sekiz yıl ertelendi ve Cady Stanton ile Mott, 1848’de New York’un Seneca Falls kasabasında ilk kadın hakları kongresini düzenlediler.
Cady Stanton, toplantı sırasında, Bağımsızlık Bildirgesi’ni temel alan bir “Görüşler Bildirgesi” sunarak, erkek egemenliği altındaki kadınların 18 yakınma konusunu dile getirdi. Yakınmalar arasında şunlar vardı: Evli kadınlar, onlara kötü davranan kocalarını terk ederler ya da boşanmaya kalkışırlarsa, çocukları üzerinde hakları olmuyordu. Bir kadın boşanırsa, yazarlık ya da öğretmenlik yapmazsa, çalışarak para kazanmasına olanak yoktu. Bir kadın mahkemede kocası aleyhine tanıklık yapamazdı. Fabrikalarda çalışan kadınların, ücretlerini kendilerine ayırmaya hakları yoktu; bunu kocalarına vermek zorundaydılar. Bir kadın evlendiğinde, bekarken sahip olduğu emlak hemen kocasınınkilere katılıyordu. Emlak sahibi olan bekar kadınlar vergi verdikleri halde bu vergileri koyan yasama organı üyelerini seçme hakları yoktu – ki bu uygulama, Amerikan kolonilerinin Büyük Britanya’dan ayrılmalarının temel nedenlerinden birini oluşturmuştu.
Kongreye katılanlar, seçme hakkı dışındaki tüm kararları oybirliğiyle aldılar. Karar ancak, köleliğin kaldırılması hareketi eylemcisi bir siyah olan Frederick Douglass’ın, kadınların oy kullanma hakkını hararetle destekleyen konuşmasından sonra onaylandı. Yine de katılımcıların çoğunluğu, kadınların oy kullanması düşüncesini kabullenememişti.
Cady Stanton, Seneca Fallas’ta, kadın hakları konusunda başarılı bir yazar ve konuşmacı olarak ün kazandı. Yıllar sonra, kadınların, erkeklerle eşit konuma gelme amaçlarını, oy kullanma hakkı bulunmaksızın hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceklerini daha işin başında anlamış olduğunu açıkladı. Köleliğin kaldırılması yanlısı bir reformcu olan William Lloyd Garrison’nı kendine model almış ve herhangi bir çabada başarıya, parti çalışmasıyla değil kamu oyunu değiştirmekle erişilebileceğini görmüştü. Kadınları, sıkıntısını çektikleri adaletsizlikler karşısında uyandırdığı için, Seneca Falls toplantısı, gelecekteki değişikliklerin bir aracısı oldu. Onun hemen ardından, kadın haklarını konu alan yeni kongreler de düzenlendi ve siyasal ve toplumsal eşitlik hareketlerinde başka kadınlar da öne çıktılar.