Arapça, sadrın yarılması demektir. Salikin ruhundaki kabiliyetlerin gelişmesi, ortaya çıkmasını ifade eder. Hz. Resulullah’ın (s) Mirac’tan önce, üç boyutlu alanın ötesine yolculuğa hazır olması için Kabe yanında kalbi şerh edilmiş (yarılmış) idi. Tabii manevi olarak… Yücelere yapılacak yolculuk için bu zaruri idi. Sülük yolunda da ileriye doğru merhalelerin katedilmesi, aynı ruhi kapasitenin genişletilmesiyle ilginç bir paralellik arzeder. Üç kere şerh-i sadr olmadıkça, ruha ait kabiliyetler gelişme kaydetmezler. Şerh oldukça, tahammül artar; yükler, çileler dayanır hale gelir. Yani yük hafifler. “Sadrını yarmadık mı? Yükünü kaldırmadık mı? Ki (o yük ağırlığından) sırtını çatırdatma mış mıydı?” (İnşirah/1-3).