“(Ey Muhammed!) Eğer sana kâğıda yazılı bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkâr edenler, ‘Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir’ diyeceklerdi. Bir de dediler ki: ‘Ona (açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!’ Eğer (öyle) bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemen helak edilirlerdi) Eğer onu (Peygamberi) bir melek kılsaydık yine onu bir adam (suretinde) yapardık ve onları yine içinde bulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk. Ey Muhammed! Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıştı da onlarla alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıp mahvetmişti. De ki:
‘Yeryüzünde gezin dolaşın da (peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün.” (En’âm, 6/7-11)
Peygamberlerle alay etmek, çeşitli bahaneler uydurarak onları inkâr etmek ve yalanlamak müşriklerin bilinen eski bir âdetidir. Peygamberleriyle alay eden bu gibi kavimlere Allah’ın azabının inmesi ve helak edilmeleri de değişmez bir gerçek ve âdil bir ceza olmuştur (Fâtır, 35/43). Tarih en doğru tanıktır. Kur’an-ı Kerim, sade-ce örnek vermek ve ibret için bazı toplumların helâk edilişinden bahseder. Yoksa tüm helâk edilen toplumların listesini vermez. Yüce Kitabımıza göre peygamberle-rini yalanlayan toplumların helâklerinin temel sebeplerini dört başlıkta özetlemek mümkündür:
a- Uyarıcıları Yalanlama (A’râf, 7/72 ),
b- Başlarına Gelen Belâ ve Musîbetlerden Ders Almama (A’râf, 7/130-136), c- Büyüklük Taslama (A’râf, 7/88; İsrâ, 17/16), d- Zulüm (Hacc, 22/45; Kehf, 18/59).
Yüce Kitabımız helak edilen kavimlerin helak edilme sebepleri ve helak ediliş şekilleri hakkında bilgi verdikten sonra bu kavimlerden bazılarının yerlerini de bildirmektedir. Mesela, birbirlerine komşu bölgelerde yaşayan ve helak olan Hz. Lût ve Hz. Şuayb kavimlerine ait şehirlerin bugün hâlâ var olduğu ve Ege bölge-sinde bir ana yol üzerinde bulunduğu beyan edilmiştir (Hicr, 15/76, 79). Vaktiyle kuzeydoğusunda Sodom ve Gomore bulunan Ölü Deniz’in kıyısını izleyerek ku-zeye, Suriye’ye doğru uzanan Kuzey Hicaz’daki bu yolun varlığı, Amerikan Doğu Araştırmaları Okulu tarafından yayımlanan hava fotoğraflarıyla şaşırtıcı bir şekilde doğrulanmıştır. Söz konusu fotoğraflar, bu eski yolu, Ölü Deniz’in doğu sahillerine az çok paralel bir seyir göstererek kuzeye doğru kıvrılan koyu bir çizgi hâlinde açıkça göstermektedir (Esed, Kur’an Mesajı, s. 524).
Peygamberimiz İslam dinini tebliğ etmeye başladığında müşrikler onunla alay etmişlerdir. Mekkeli müşriklerin bir kısmının teklif ettiği Allah’ın Resûlü ile birlik-te bir meleğin indirilmesi yahut bir meleğin peygamber olarak gönderilmesi gibi teklifler aslında istihza içeriyordu. Sevgili Peygamberimizin de bunları işitmekten dolayı kalbi daralıyordu. Bunun üzerine yüce Allah, Peygamber (s.a.s)’in karşı kar-şıya kaldığı saygısızlık, alay ve eğlenmeden dolayı çektiği sıkıntıları hafifletmek amacıyla bu iki ayeti indirdi. Bu ayetler bir yönden Peygamberimizi rahatlatırken, diğer yönden müşriklere de ders veriyordu. Yeryüzü peygamberleriyle alay ettikleri için helak edilen kavimlerle doludur ve bunlardan bazılarının kalıntıları hâlâ mev-cuttur. Bu kalıntılar ibret nazarıyla gezilmeli; Peygamberi inkâr etmekten ve onunla alay etmekten sakınılmalıdır.
Bu ayet-i kerimelerden şu dersleri çıkarabiliriz:
- Peygamberleri ve hak yola çağıranları alaya almak neredeyse değişmez bir insanlık geleneğ Bu yüzden peygamberlerin ve hak yola çağıranların buna karşı sabırlı olması gerekir.
- Tarihî gerçekler gösteriyor ki, yalanlamanın ve alaycılığın sonu yalanlayıcı-ların ve alaycıların yok olmasıdır. Ayrıca bunlar ebedî bir azapla da cezalandırıla-caklardır.
- Bilgi edinmek, ticaret yapmak ya da akraba ziyaretleri gibi sebeplerle seya-hat etmekteyiz. Bu, olağan ve güzel bir davranıştır. Bununla birlikte, tarihî yerler, geçmişte yaşamış milletlerin kalıntıları ve eserleri, ayrıca; işledikleri günahlar sebe-biyle helak olmuş milletlerin yerleri ve kalıntıları gezilmeli ve bunlara ibret nazarı ile bakmalıdır.
- Kabir ziyaretlerine de özen gösterilmeli ve bu yerlerden ders alınmalıdır.