“O, göklerden sizin için su indirendir. İçilecek su ondandır. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla meydana gelir.” (Nahl, 16/10)
Su hayatımızın olmazsa olmaz şartlarından en önde gelenidir. İnsanların, hay-vanların, bitkilerin kısacası bütün canlıların hayatını devam ettirebilmesi suyun var-lığına bağlıdır. Şu ana kadar yapılan bilimsel çalışmalarda, kâinattaki diğer gezegen-lerde suyun ve dolayısıyla canlıların varlığına rastlanmamıştır. Bu durum susuz bir hayatın olmadığını ortaya koymaktadır. Rabbimiz kâinata ve yeryüzüne dair yüce Kitabımızda özlü bilgiler vermiştir. Bu bilgiler arasında su ve suyun önemi de büyük yer tutmaktadır. Onlardan birkaçı şöyledir:
“Allah o su ile size; ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve her türlü meyvelerden bitirir. Elbette bunda düşünen bir kavim için bir ibret vardır.” (Nahl, 16/11)
“Gökten bir ölçü ile su indirdi de onunla ölü bir ülkeyi canlandırdık…” (Zuhruf, 43/11) “Allah O’dur ki gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi de onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı. Buyruğuyla denizde akıp gitmesi için gemileri emrinize verdi, ır-makları emrinize verdi… Ve kendisinden istediğiniz her şeyden size bir parça verdi: Eğer Allah’ın nimetini saymak isteseniz sayamazsınız! Doğrusu insan çok haksızlık edendir, çok nankördür.” (İbrahim, 14/32-34)
Bu ve benzeri ayet-i kerimelerden de anlayacağımız gibi yüce Rabbimiz sağlık, temizlik ve enerji kaynaklarımız olan denizleri, ırmakları ve diğer doğal kaynakları insanın hizmetine vermiştir.
Su insanın zorunlu ihtiyaçlarının giderilmesinde çok önemli rol oynadığı gibi ruhsal açıdan da kişiye ferahlık verir. Ovalardan, vadilerden çağlayıp akan ırmaklar, suladıkları araziye canlılık, tabiata hayat verdikleri gibi çevreye de bambaşka bir letafet ve güzellik kazandırır. Irmak kıyısına gelen insanlar, ırmakta yıkanarak, güzel manzarayı seyrederek, akıp giden duru, berrak suyun etkisiyle kafalarını bulanık düşüncelerden arındırırlar, neşe ve zindelikle dolarlar. İşte bu akıp giden büyük güç kaynağı suları Allah, insanın hizmetine vermiştir.
Tabiatta yararımıza sunulan her şeyde olduğu gibi bizler için hayati önem taşı-yan suyun kullanımında da israfa kaçmadan, su kaynaklarını kirletmeden ve suyun varlığını tehlikeye düşürecek davranışlardan kaçınarak dengeli bir tutum sergileme-liyiz. Zira yüce Yaratanımız kâinatta her şeyi bir ölçüye ve dengeye göre yarattığını, bizlerin de bu ölçüyü aşmamamızı, dengeyi bozmamamızı çeşitli ayetlerde öğüt-lemiştir. Her alanda olduğu gibi doğal kaynakların kullanımında da israfın haram kılınması bu ölçünün korunmasına yöneliktir. Ölçüyü kaçırmamız ve dengeyi bo-zacak işler yapmamız bazı kötü sonuçları kaçınılmaz kılacaktır.
Nitekim çağımızın en önemli problemlerinden birisi de, bizlerin ölçülü ve den-geli tutum ve davranışlar sergilemeyişimizden dolayı ekolojik dengenin bozulması ve bununla bağlantılı olarak çevre kirliliği sorunudur. Şüphesiz çevre kirliliğinden en çok etkilenen su kaynakları olacaktır. Hatta günümüzde meydana gelen küresel ısınma ve bunun sonucunda meydana gelen kuraklık da çevreyi kirletmemizin so-nuçlarından biridir. Yüce Allah bizlerden tabiî çevrenin ve ekolojik dengenin korun-masını, onların doğal düzeninin bozulmamasını istemektedir. Aksi takdirde, bizzat insanın kendisinin bundan zarar göreceğini bir ayette şöyle ifade etmektedir:
“İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Yanlıştan dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rûm, 30/41)
Bu ayet-i kerime, genel anlamda eko sistemde bozulma ve kirlenme meydana geleceğini ve bunun sebebinin de insan olduğunu ortaya koymaktadır. Havanın ve suyun kirlenmesi, bunların sonucu olarak iklim değişikliklerinin meydana gelmesi ve insanların bundan olumsuz bir şekilde etkileneceği asırlar önce haber verilmiş ve insanoğlu yüce Yaratanımız tarafından uyarılmıştır.
Bu dünyada istifademize sunulan bütün nimetler gibi suyu da kendi ihtiyacımız ölçüsünde kullanarak israfa sapmamalıyız. İsrafa gidersek, ekolojik dengenin bozulmasına sebep oluruz. Ekolojik dengenin bozulması ise, tabiatta sağlıksız bir ortamın oluşmasını, bu da canlıların hayatlarını dengeli bir şekilde sürdürememesi sonucunu doğurur. Nitekim dinimiz de israfı yasaklamış, israf edenleri şeytanın kardeşleri olarak nitelemiş, şeytanın ise yüce Rabbimize karşı çok nankör olduğu vurgulanmıştır (İsrâ, 17/27). Bizler de Rabbimizin katında nankör olarak nitelenmek istemiyorsak israftan, özellikle de su israfından kaçınmalıyız.