Ma’bûd, tapılan şey, ilâh.
Allahü teâlânın isimleri tevkîfîdir, yâni İslâmiyet’te bildirilen isimleri söylemek câiz olup, bunlardan başkas ını söylemek câiz değildir.Meselâ Allahü teâlâya alîm denir. Fakat, âlim demek olan fakîh denmez. Çünkü, İslâmiyet, Allahü teâlâya fakîh denileceğini bildirmemiştir. Bunun gibi, Allah adı yerine, tanrı demek câiz değildir. Çünkü tanrı; ilâh, ma’bûd demektir. Meselâ “Hindûların tanrıları öküzdür” denilmektedir. “Birdir Allah ondan artuk (başka) tanrı yok” denebilir. Başka dillerdeki Dieu, Gott ve God kelimeleri de, ilâh, ma’bûd mânâsına
kullanılabilir. Allah adı yerine kullanılamaz. Kur’ân-ı kerîmde; “Benim ismim Allah’tır. Beni Allah diye çağırınız. Allah diye ibâdet ediniz. Allah diye yalvarınız” meâlinde birçok âyet-i kerîme vardır. O’na, kendi istediği ismi söylemeyip de, kâfirlerin, O’nun en sevmediği, mâbûdlarına koydukları tanrı ismi ile O’nu çağırmak, ne kadar yanlış ve ne büyük inâd olduğu meydandadır. (M. Sıddîk bin Saîd)