Arapça, yün giymek anlamında bir kelime. Kul ile Allah arasında ihsan olayının gerçekleşmesi, veya kulun ihsan vasfını kazanmasının yollarını gösteren bir ilim. Batinî fıkıh. Tasavvufun binden fazla tarifi yapılmıştır. Her sûfî, içinde bulunduğu hale göre, tasavvufu tarif etmiştir. Halvetî şeyhi, Ömer Ruşenî Dede’nin manzumesi, çeşitli tasavvuf tanımlarını ‘içermesi açısından önem arzeder:
Tasavvuf, terk-i da’vâdır, demişler
Dahi, ketmân-ı mânâdır demişler
Tasavvuf, terk-i kîl ü kale derler.
Hemen vecd ü sema u hâle derler.
Tasavvuf, hıfz-ı evkât demişler
Tasavvuf terk-i tâmâte demişler.
Tasavvuf, babıdır bezi ü atanın.
Tasavvuf, beytidir mihr ü vefanın
Tasavvuf, bir hidayettir Hûda’dan
Bunu söylemedim bil hevadan
Tasavvuf, terk-i evtândır demişler.
Tasavvuf, hicr-i ihvandır demişler.
Tasavvuf dâim olmakdır murâkıb
Olub irte gice hâlin muhasib
Tasavvuf etmemekliktir tasarruf.
Hakk’ın emrine itmeyüb tasallut
Tasavvuf, kalbi Hakk’a bağlamaktır
Yüreğin aşk odiyle dağlamakdır.
Tasavvuf, hüsn ü hulk ile edebdir.
Velî, hüsn ü edeb itâ-yı Hak’dır.
Tasavvuf, bilmedir atvar-ı kalbi
Eridüb koymıya kalbinde kal(ı)bı.
Tasavvuf, yâr olub bâr olmamakdır.
Gül-i gülzâr olub har olmamaktır.
Cihanın şahı Abdullah Ensâr(î)
Demiş yâr ol velf bâr olma zinhar
Düşüben aşk odına bî tekellüf
Yanıp gülü kül olmakdır tasavvuf
Yanar bir şem’idir Hakk’ın tasavvuf
Dememektir iyiye yavuza tüf.
İradettir demiş ba’zı, tasavvuf, ı
Demeyüb şeyhine üstadına yuf.
Demiş bir uğrayan feth ü fütuha
Tasavvuf bezi-i nefse, bezl-i ruha
Keramet satmamaktır tasavvuf.
Hakk’ın işinde itmeyüb tasarruf,
Vefa göstermedir mânend-i Yusuf
Ganimet bilmedir vakti tasavvuf
Geçen ömür için edüb teessüf.
Cefa eden kesân içün telattuf,
Demiş Zünnun-i Mısrî kim tasavvuf
Kabul-i şer’dir, terk-i tekellüf
Demiş Maruf-ı Kerhî kim tasavvuf
Temellüktür, tehalluktur, telattuf.
Ebû Bekr ü Ömer der kim tasavvuf
Ta’arruftur, ta’aarruftur, ta’arruf
Denilmişdir tasavvuf masebakdan..
Sükûn-i kalbdir maduna Hak’dan.
Demişdir bu sözü Hamdûn Kassâr
Mürid-i bu Türab şeyh-i ebrâr
Tasavvuf oldur olub çeşm-i tayyar.
Ola ahval-i kalbi ayn-ı seyyar.
Demişler bu sözü sahib icabet
Nedir dense tasavvuf? De: İnâbet
Olar kim şeyhlik temkine derler.
Tasavvuf tevbe vü telkine derler.
Ebû Osman Mekkî’nin sözüdür
Tasavvuf züht ü takvanın özüdür
Demiştir kim tasavvuf, Bişr Hâfî.
Eridüb etmedir gönlünü safî
Tasavvuf dur diyen İbrahim Edhem
Tarikatta Hakk’ın durmağı muhkem
Tasavvuf dur denilmiş üns ü kurbet.
Arayerden sürünüb havf ü heybet
Tasavvuf buğz-ı dünya-yı demdir.
Bu sözü söyleyen bil Ruşenîdir
Kitabında demiş sâhib-i tasavvuf
Cemil on (10)dur erkân-ı tasavvuf
Tasavvuftur denilmiş safvet-i kalb
Hûda’dan gayriden kalbin idüb kalb
Tasavvuf halkdan kaçmağa derler.
Öziyçün Hakk’a yol açmağa derler
Keramet satmamaklıktır keramet
Keramettir denilmiş terk-i âdet
Muhib mahbubla ey sahib-i saadet.
Görüb söyleşmedir keşf ü keramet.
Tasavvufu yine aynı şekilde manzum biçimde anlatma çabası, Olanlar Şeyhi İbrahim Efendi’de de görülür:
Bidayette tasavvuf, sûfî bî-cân olmaya derler
Nihayette, gönül tahtında sultân olmaya derler.
Tarikatde, ibâretdir tasavvuf mahv-ı sûretden
Hakikatde, sarâ-yı sırda mihmân olmaya derler.
Bu âb u kil libâsından tasavvuf, ân olmakdır
Tasavvuf cism-i safî nûr-ı Yezdan olmaya derler.
Tasavvuf, lem’ayı envâr-ı Mutlak’dan uyarmakdır
Tasavvuf, âteş-i aşk ile sûzân olmaya derler.
Tasavvufda şerait nâme-i hestîyi dürmekdir
Tasavvuf, ehl-i şer’u ehl-i iman olmaya derler.
Tasavvuf ârî olmaktır hakîmen âdetullaha
Tasavvuf, cümle ehl-i derde derman olmaya derler.
Tasavvuf ten tılsımın ism miftahıyla açmaktır
Tasavvuf, bu imaret küllî viran olmaya derler.
Tasavvuf, kâli hâle tebdil eylemekdir bil
Dahi her söz ki söyler âb-ı hayvan olmaya derler.
Tasavvuf ilm-i ta’bîrât u te’vîlâtı bilmekdir
Tasavvuf can evinde sırr-ı Sübhân olmaya derler.
Tasavvuf hayret-i kübrâda mest ü vâleh olmakdır
Tasavvuf Hakk’ın esrarında hayran olmaya derler.
Tasavvuf kalb evinden mâsivallahı gidermektir
Tasavvuf kalb-i mü’min arş-ı Rahman olmaya derler.
Tasavvuf her nefesde şarka vü garba erişmekdir
Tasavvuf bu kamu halka nigehbân olmaya derler.
Tasavvuf cümle zerrât-ı cihanda Hakk’ı görmekdir
Tasavvuf gün gibi kevne nümâyân olmaya derler.
Tasavvuf anlamakdır yetmiş iki milletin dilin
Tasavvuf âlem-i akla Süleyman olmaya derler.
Tasavvuf urvetü’l-vüskâ yükün can ile çekmekdir
Tasavvuf mazhar-ı âyât-ı gufran olmaya derler.
Tasavvuf ism-i a’zamla tasarrufdur bugün kevne
Tasavvuf cam-i ahkâm-ı Kur’ân olmaya derler.
Tasavvuf her nazarda zât-ı Hakk’a nazır olmaktır
Tasavvuf sûfî’ye her müşkil asan olmaya derler.
Tasavvuf ilm-i Hakk’a sînesini mahzen etmekdir
Tasavvuf sûfî bir katreyken umman olmaya derler
Tasavvuf küllî yakmakdır vücûdun nâr-ı la ile
Tasavvuf nûr-i illâ ile insan olmaya derler.
Tasavvuf onsekiz bin âleme dopdolu olmaktır
Tasavvuf nuh felek emrine ferman olmaya derler.
Tasavvuf “Kul kefâ billâh” ile da’vet durur halkı
Tasavvuf “irciT lafziyle mestân olmaya derler.
Tasavvuf günde bin kerre ölüp yine dirilmektir
Tasavvuf cümle âlem cismine can olmaya derler.
Tasavvuf zât-ı insan zât-ı Hak’da fânî olmakdır
Tasavvuf “kurb-ı ev ednâ” da pinhân olmaya derler;
Tasavvuf canı canana verip azade olmakdır
Tasavvuf can-ı canan cân-ı canan olmaya derler.
Tasavvuf bende olmakdır hakikat hak ey İbrahim
Tasavvuf şer’-i Ahmed dilde burhan olmaya derler.
Biz tasavvufu şöyle tanımlarız: “Kur’an-ı Kerim’i Hz. Resûlullah (s) gibi yaşamaya çalışmak”