Devrim edebiyatının tutkusu o günün en sevilen politik edebiyat biçimi olan broşürlerde görülür. Devrim sırasında 2000’den fazla broşür basılmıştı. Bu broşürler yurtseverleri heyecanlandırıyor, kral taraftarlarını ise korkutuyordu. Dinleyicileri heyecanlandırmak için halk arasında yüksek sesle okunduklarından, oyunların yerini tutuyordu. Amerikan askerleri karargahlarında bunları yüksek sesle okur; İngiliz Kral yanlıları ise halk arasında açık havada yakılan ateşlere atardı.
Thomas Paine’in Common Sense (Sağduyu) başlıklı broşürü basıldıktan sonraki ilk üç ay içinde 100,000 kopya sattı. Bu gün bile heyecan vericidir. Paine “Amerika’nın hedefi büyük ölçüde insanlığın hedefidir” derken Amerikan Birleşik Devletleri’inde henüz güçlü olan Amerikan fevkaladeliği fikrini dile getiriyordu. Temelde Amerika demokratik bir deneyim olduğundan ve kuramsal olarak bütün göçmenlere açık olduğundan, Amerikanın kaderi genel anlamda insanlığın kaderini bastırıyordu.
Demokrasilerde politik yazılar seçmenlerin ilgisini çekebilmek için açık olmalıydılar. Bilgili seçmenler için ise bir çok kurucu tarafından genel eğitim öneriliyordu. Basit ama canlı edebiyat hayatının bir göstergesi de gazetelerin çoğalmasıydı. Amerika’da Devrim sırasında dünyanın geri kalan yerlerinden daha fazla gazete okunuyordu. Göçler aynı zamanda basit bir üslubu zorunlu kılıyordu. Yeni gelenler için, İngilizcenin yabancı dil olduğu durumlarda ise basitlik ve açıklık şarttı. Thomas Jefferson’un Bağımsızlık Bildirgesi’nin orijinal taslağı açık ve mantıklıydı ama komitenin yaptığı değişiklikler onu daha da basitleştirdi. Anayasayı desteklemek için yazılan The Federalist Papers (Federalist Yazılar), demokratik bir ulusta tartışılabilecek kadar akıcı ve mantıksal fikirlerdi.