Yeni düzenin temellerinin atıldığı blokların şekillendiği, soğuk savaşın başladığı ve geri kalmış ülkelerin başkaldırdığı bu bunalımlı süreci, Türkiye de endişe ile takip etmekteydi. Türkiye’de Tek parti döneminin son yıllarına damgasını vurmuş olan İkinci Dünya Savaşı, etkilerini yakından hissettirmiştir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonunda Türk siyasi yapısının önemli derecede değişikliğe uğramış olduğu hakikattir. Bu süreç Türkiye’nin toplumsal dinamiklerini görmek ve anlamak açısından son derece kritik olmakla beraber 1946 yılı sonrası çok partili hayat deneyimi esasında savaş yıllarının sosyal yaşamdaki dönüşümleri ile bağlantılıdır. Bu bağlamda İkinci Dünya Savaşı sadece savaşan ülkelerin tarihlerinde değil, Türkiye gibi savaşa katılmamış, fakat onun etkilerini yakından hissetmiş ülkeler açısından da önemli bir dönüm noktasını teşkil etmiştir. Türkiye, savaşa girmediği halde savaşın sıkıntılarını yaşamış, olmakla beraber, 1923’ten itibaren iktidarı elinde tutan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’ne yönelik hoşnutsuzluk ekonomik sıkıntılarla birleşince had safhaya ulaşmıştır.
Savaşın “Demokrasi Cephesi”nin zaferi ile sonuçlanması, bütün dünyada tek partili yönetimlerin gözden düşmesine ve demokratik olmayan ülkelere karşı olumsuz bir görüşün yayılmasına yol açmıştır. Böylece, İkinci Dünya Savaşı’nın son yılında cumhuriyetten demokrasiye geçmedeki kararlılık herkes tarafından açıkça dile getirilmiştir. Türk siyasi yaşamında 1945-1950 yılları arasında Türkiye, kurulan düzende yerini alma çabasına girmiş ve bu döneme değin varlığını sürdürmekte olan rejim değişerek, çok partili siyasal yaşama dönülmüştür. Ayrıca, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor şartlar birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Ülke siyasetine tesir eden bu gerçekler ve gerek savaş yıllarında gerekse sonrasında Türkiye genelinde etkisini hissettirmiş olan iktisadi yıkım, Demokrat Parti(DP) başta olmak üzere diğer siyasi partilerin ortaya çıkmalarında etkili olmuştur. Bu doğrultuda, tek parti iktidarının yerini DP’ye bırakması 1950 yılında gerçekleşmiştir. Bu nedenle, savaşın bittiği 1945 yılı ile iktidarın el değiştirdiği 1950 yılı arasındaki gelişmelere “demokrasiye geçiş dönüş” olarak bakılmaktadır.
Prof. Dr. İsmet TÜRKMEN tarafından yanıtlanmıştır.