Arapça, duran demektir.Mülkünü, sonsuza kadar halkın yararına tahsis eden kişiye, vakfeden manasına gelmek üzere vâkıf denir. Vakıfla ilgili bazı deyim ve atasözleri şu şekildedir:
Kendisini bu işe vakfetmiş: Bir kişinin, kendini bir işe tam anlamıyla vermesini ifade eden bir tâbir. Şart-ı vâkıf, nass-ı Sâri’ gibidir: Vakfı yapanın koyduğu şartlar, şeriat hükümlerini bildiren ve Allah tarafından emredilip,Peygamber tarafından bildirilen kesin hükümler gibidir değiştirilemez, demektir. Vakıf çeşmeden su içme: Vakfiyelerdeki ağır beddualar, sebebiyle, vakfın çeşmesinden bile su içmeyi takva açısından mahzurlu sayanlar tarafından söylenmiş bir söz. Vakıf lakırdı para etmez: Şarta bağlı sözün hükmünde kesinlik olmadığını belirtmek üzere kullanılır. Vakıf mülk olsa da kimseye mal olmaz: Vakfı idare eden kişi, onu kendi mülkiyetine geçiremez, demektir. Vakıf sabunu yiyen farenin gözü kör olur: Bu atasözü vakfın, halkın yararına verildiğini, bu yüzden de ona ihanet edenin, onmayacağını belirtir.