Arapça, bir şeyi yerine getirmek, vefalı olmak vb. gibi anlamları olan bir kelime. Kur’ân-ı Kerim’de “Bana verdiğiniz sözde durunuz ki, size verdiğim sözde durayım.” (Bakara/40) âyetiyle ifâdesini bulan bu terim, Allah’a “elest” toplantısında verilen sözü yerine getirmeyi gösterir. Buna, vefa bi’l-ahd de denir. Bu, avam tabakasının, müjdeye rağbeti, tehdidden korkması sonucu yaptığı ibadetle olurken, havassınki, rağbet, korku veya bir bedel beklemeksizin, emre sırf emir olması bakımından verdiği sözde durmak şeklindedir. Havassû’l-havassın vefası, güç ve kuvvetten uzak kalmak suretiyle. Muhibbinki de kalbine Allah’tan gayrisini sokmamak şeklindedir. Kulluk vefasının esaslarından biri de, noksanlığın kendisinden çıkıp kendine döndüğünü görmek, Rabbinden başkasını olgun (kemalli) bulmamaktır.