Arapça, boz güvercin demektir. Nefs-i küllî. Levh-i mahfuz, levh-i kader, budur. Tesviye edilen surete üfürülen ruha da, “Verka” denir, ilk varolan (mevcûd -ı evvel) budur. Varlığına neden olan ilâhî inayet (yardım) ten başka bir sebebi bulunmayan ilk akla, Hakk’ın özel bir yönü (yönelişi) vardır ki o bu özel yön (yöneliş) ile Hak’dan vücûdu kabul etmiştir. Küllî nefsin, birincisi Hakk’a, diğeri de varlık sebebi olan akla olmak üzere iki yönü (yönelişi) vardır. Her varolanın varlığına, başka sebepler olsa da, olmasa da, o mevcudun ilk akla özel bir yönü (yönelişi) vardır. Küllî nefsin, hafâ-i kudsten, suretlere ve şekillere iniş (tenezzül) i olduğu için nefse, “verkâ” adı verilmiştir. Çünkü, nefsin Hak’tan bediî bir iniş (tenezzül) i ve arza lâtif bir inbisatı (yayılışı) vardır. Bazı hakîmler cüz’i nefislere verkâ demiştir. İnsan ruhuna, nefs-i natıkaya da verkâ adı verilmiştir.