Farsça, Hıristiyan papaz demektir. Kötü huyları iyileri ile değiştiren ince mânâlar ve hakikatler.…
MoreFarsça, Hıristiyan çocuğu. Mürşid-i Kâmilin çocuğu veya halifesi. İlâhî cezbe ile gönüllere gelen manevî ilaç.…
MoreSarhoş numarası yapan anlamında Arapça bir kelime. Vecd sahibi ve manevî sarhoşluk durumundaki sadıklara, zorla benzemek üzere çabalayan, zorla sekre ulaşmaya çalışan kişilerdeki hâle, tesâkür denir.…
MoreArapça “Sübhanallah” demeyi ifade eder. Hakk’ın, imkan noksanlığı, hudûs (sonradan yaratılanlar)un izleri, sıfat ve zât ayıplarından tenzih edilmesi. …
MoreEskiden türbelerde, türbedarlar hastalanan küçük çocukları okur, daha sonra iri taneli teşbihi yere atıp, çocuğu üç defa basmadan üzerinden atlatırdı. Nazardan ve hastalıktan kurtulmaya yönelik olduğuna inanılan bu işleme, teşbihten geçmek denirdi.…
MoreArapça, teslim olmak, boyun eğmek anlamındadır. Cürcani’nin tanımıyla teslim; Allah’ın emrine boyun eğmek, hoşuna gitmeyen hususlarda itirazı terketmek veya kazayı rıza ile karşılamaktır. Dışta ve içte herhangi bir değişme olmaksızın inen belaya…
MoreMücerred yani bekar Bektaşî canlarının kulaklarına taktıkları “mengüş” denilen küpe. Bu küpeyi ilk uygulayan, Balım Sultan’dır. Rivayete göre müritlerinden birisi bilmeyerek öldürülünce, Balım Sultan bu tür yanlışlıklara bir daha meydan vermemek için,…
MoreBektaşî tâbiridir. Bektaşî babalarının göğüslerinde taşıdıkları, el ayası büyüklüğünde, oniki köşeli taşa teslim taşı denirdi. Teslim Taşı, Kırşehir’de çıkan “Hacıbektaş Taşfndan yapılırdı. Hacı Bektaş Veli’nin zehirlendiğini farkedince kustuğu ve taşın bu kusuntudan…
MoreArapça, bir şeyi, diğer bir şeye benzetmeyi ifade eder. ilâhî teşbîh, cemal suretinden ibarettir. Zira İlâhî cemalin çeşitli mânâları vardır. Bunlar da, O’nun isimleri ve sıfatlarıdır. Bu sıfat ve isimlerin de, hissedilen,…
MoreArapça, benzeme, taklit etme anlamında bir kelime. Sûfilere benzemeye çalışanlar. Bunlar iki gruptur: 1 . Müteşebbih Muhib : Sûtîliğe samimiyetle benzemeye çalışanlar. 2. Müteşebbih Bâtıl : Dünyevî çıkar sağlamak üzere, sûfilere benzemeye…
MoreFarsça, susamış demektir. Hakk’ın cemalinin özlemiyle yanıp tutuşanlara, teşne denir.…
MoreArapça, zorla vecd elde etmeye çalışmaya, tevâcüd denir. Asıl vecd, kendiliğinden gelendir. Bu gizlenmeye çalışılır. Ancak, kesbî olarak vecd elde etmenin (tevâcüd) caiz olduğunu görenler gibi, görmeyenler de vardır. Mütekellifler, müteşebbihler ve…
MoreTevazu Arapça’da alçak gönüllülüğü ifade eder. Nefsi tanıyıp ciddi olarak alçaltıma, Tevhid hürmetine nefsi yüceltme, Cüneyd, tevâzû’u kanadı indirmek, kenarı kırmak olarak tanımlar. “Gaybleri bilen (Allah)’ın hürmetine, kalplerin tezellülüdür,”, “Hak hürmetine Hak’dan…
MoreArapça, dönme, pişmanlık anlamlarını ifade eden bir kelime. Günahtan pişmanlık duyarak vazgeçmek. Nasuh tevbesi, halis tevbeye, gedik bırakmayacak tarzda, eskiyen yerlerin onarılmasına benzer şekilde tevbe etmeye, denir. Sütün çıktığı memeye dönmesinin mümkün…
MoreArapça, yönelmek demektir. Şeyhin, bütün manevî gücünü müridin kalbi üzerine yöneltmesi ve bu suretle ona aktarması. Bu, müridin ruhunda filizlenmelere sebep olacak bir manevî aşılama olayıdır. Yani müridin ruhî kabiliyet kapasitesinin artırılmasıdır.…
MoreArapça, vekil edinme, güvenme anlamında bir kelime. Gerekli tüm çabayı sarfederek, her türlü, tedbiri aldıktan sonra, işi tam bir inançla Allah’a havale etme, yani, deveyi bağladıktan sonra Allah’a emanet etmeye, tevekkül denir.…
MoreArapça, dost edinme, beri olma anlamlarını içeren iki kelime. Âl-i Abâ’ya sevgi duymaya te-vellâ, onlara karşı çıkanları sevmemeye de, teberrâ denir. Tevellâ ve Teberrâ İmamiye’de, Furû-i Din’den sayılır.…
MoreArapça, başarıya erdirmeyi ifade eden bir kelime. Her hangi bir iş vuku bulmadan önce, Allah’ın kuluna yaptığı yardım (inayet) a, tevfîk denir. Allah’ın, kulunun yaptığı işi, rıza ve sevgisine uygun hale getirmesi…
MoreArapça, birleşmek demektir. Cürcanî, Allah’ın zâtını, akılla tasavvur olunan, zihni olarak hayal edilebilen herşeyden uzak tutmak, diye tarif eder. Yine ona göre, tevhîd üç şeyde olur: 1. Allah’ı rubûbiyetle tanımak, 2. Vahdaniyetle…
MoreArapça-Farsça, tevhîd evi demektir. Mevlevî tâbiridir. Bazı tekkelerde, sema âyininin yapıldığı yere, semahanelere, “Tevhid-hâne” denir.…
MoreDöndürmek, çevirmek anlamında Arapça bir kelime. Sûfî, kalbinin safa durumuna göre, Kur’an’ı Kerim’i her okuyuşta, farklı farklı mana doğuşlarıyla karşılaşır, ki buna, tasav-vufî planda te’vîl denir.…
MoreHz. Musa’ya indirilen kutsal kitap. Sıfat isimlerinin tecellileri. Bu da, Hakk’ın yaratılmışların zuhur yerlerinde ortaya çıkışıyla olur. Zira Hak Teala, isimlerini sıfatlarına delil olarak nasbetmiş, sıfatları da zatının delilleri kılmıştır. Sıfatlar zatın…
MoreArapça, tevbe edenler demektir. Ker-bela olaylarında, söz verdikleri halde, Hz. Hüseyin’e yardım etmeyen, faciadan sonra da bu duruma pişmanlık duyup, Şam’daki Emevî yönetimine ayaklanan siyasî bir akım. Allah’a tevbe etmek, tasavvufta ilk…
MoreArapça, arıtmak, temizlemek vs. gibi anlamları ifade eden bir kelime. Kur’an-ı Kerim’de, “nefsini arıtan felaha erdi” (Şems/10) şeklinde bahsedilen husus, nefsi, kirleten şeylerden temizlemekle alâkalıdır. Kısaca, nefsi yerilen ahlaktan, övülen ahlaka yükseltmeye…
MoreArapça, ruhanî, manevî tıb demektir. Nefsin hastalıklarını tedavi usulünü ve kemale erdirme sırlarını ele alan ilim ki, buna ilm-i ledün denir.…
MoreFarsça, ucu iğne gibi sivri küçük demir iğneye denir. Rufaî tabiridir.Şeyh Efendi, zikr merasiminde, burhan makamında ,bu şişi müridlerinin çeşitli yerlerine batırır, kan akmazdı, kanın akmaması veya bir takım sebeplerle ortaya çıkan…
MoreFarsça, kılıç bağı demektir, ki canların Bektaşiliğe girerken kestikleri kurbanların tüyünden örülür. Rehber, yeni ders alacak kişiyi şeyhin huzuruna götürürken, onun boynuna tığ-bend bağlardı. Can bunu takarken, “destur” der.Ardından “Pür Cemal Muhammed…
MoreBektaşî tabiridir. Kurban kesilmesini ifade eder. Kurban kesildi yerine “kurban lığlandı” ifadesi kullanılır.…
MoreFarsça sihir, büyü demektir. Üç tür tılsımdan bahsedilir. 1- Kalbi yönelterek karşıdakini doğrudan, aletsiz etkilemek ki, gerçek sihir budur. 2- Yıldızlar, sayılar ve unsurların özelliklerinden yararlanarak etkili olmak, 3- Hayal gücüne da-yalı,…
MoreSeyyid Ahmed Ticanî (1737-1792) tarafından, Afrika’nın kuzeyinde kurulmuş bir tasavvuf okulu.…
More