Arapça, dost anlamındadır. Velinin tanımı, Bu-harî (Rekaik/38) ‘de şu kudsi hadisle verilir: “Allah, bir kulunu sevdiği zaman onun gören gözü, duyan kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olur. “Bu kul, Allah’tan bir şey…
MoreArapça, takva, Allah’tan korkmak, şüphelilerden kaçınmak, mubah ve mekruhlarda bile titizlikle davranmayı ifade eder. Kulun gazab veya rıza halinde gayriyi konuşmaması.Bütün gayretini Allah rızasına yöneltmek. Üç tür vera sahibi vardır: 1- Şüpheliler…
MoreArapça, mirasçı olmayı ifade eder. Tâbi olmaktır. 1- Cennetü’l Verâse: Hz. Peygamber (s) e güzelce uymakla oluşan ahlâk cennetidir. 2- Ulûmü’l-Verase: Bu da fıkıhtır. Sûfîler, ilimlerini amele dökmüşlerdir. Bu yüzden onlar ilmin…
MoreArapça, Muhammedi gül demektir. Tezhible sanat eserlerinden, yaprak ve güller üzerine âyet veya Hz. Peygamber (s)’in özellikleri yazılı olanlara denir. Delail kitaplarında daha çok rastlanır. Her kimde ki var aşk ile bir…
MoreBu bir hadis-i şeriftir, halk arasında da atasözü olarak yaygındır. “Vermeyi” teşvik eder.…
MoreArapça, boz güvercin demektir. Nefs-i küllî. Levh-i mahfuz, levh-i kader, budur. Tesviye edilen surete üfürülen ruha da, “Verka” denir, ilk varolan (mevcûd -ı evvel) budur. Varlığına neden olan ilâhî inayet (yardım) ten…
MoreArapça, araçlar, vasıtalar demektir. Allah ile kul arasındaki dünya ve âhiret sebepleri 3 çeşittir: 1-Ulaşım vasıtaları ki bunlar, Hakk’ın sebepleridir. 2- Kavuşturan vasıta ki, bunlar ibadetlerdir. 3- Ayrılma vasıtaları ki, bunlar, nefislerin…
MoreArapça, araç demektir. Duada, Allah dostlarını araya koyarak istekte bulunmak: “Ya Rab Hacı Bayram Veli’nin hürmetine, beni, anne ve babamı, evladlarımı salihlerden eyle!” demek bir vesile olduğu gibi, Allah’ın muttaki kullarından birine…
MoreArapça, damga basma, nişan vurma vb. anlamları bulunan bir kelime. Allah’ın dilediği şekilde, geçmişteki ilminde mahlukatı damgalaması. Bu, ebedî olarak değişmez ve bu bilgiye hiç kimse ulaşamaz.…
MoreArapça, bulmak, iç duygusu, nefis ve batınî kuvveleri ifâde eden bir kelime. Vicdan, vecdden daha özeldir. Zira vicdanın Hakk’a arkadaşlığı vardır, iç hislerle idrak edilen şeylere vicdaniyyât denir.…
MoreArapça, kulların tümünün yönü, ciheti anlamında bir isim tamlaması. Ulûhiyyet hazreti.…
MoreArapça, birlik demektir. İnziva, uzlet.…
MoreFarsça, yıkıntı anlamındadır. Dünya. Bu dünya, şimdi gördüğümüz şekliyle ma’murdur, harap değildir. Ama ardında taşıdığı temel gerçek fanilik, yokluk, harap olmaktır. Rah-man/26-27’de Allah şöyle der: “İkram ve celal sahibi Rabbinin vechi hariç,…
MoreArapça, su payı, ordu, gece ibâdete ayrılan zaman dilimi, çok sayıda kuş, Kur’an da her bir cüz, her gün rutin olarak okunması görev haline getirilen dua veya zikirler gibi çeşitli anlamlan içeren…
MoreTek, eşsiz, arefe günü anlamlarında Arapça bir kelime. Bu terim, tüm itibarları ortadan kalkmış olması bakımından Zât’ı ifâde eder. Zira Ehadiyyet’in hiçbir şeye nisbeti, hiçbir şeyin de O’na nisbeti (mensubiyeti, aidiyeti) yoktur.…
MoreArapça, abdest demektir. Sûfiyyeye göre dış temizlik, en kolay temizliktir. En zoru, batinî (iç) temizliktir. Vudû konusunda, sûfiyyenin edeblerinden önde geleni; gusül ederken, kalbi sürekli huzur halinde muhafazaya dikkat etmektir.…
MoreArapça, durmak, vâkıf olmak, yani bilmek demektir. Sâlikin belirli konularda dikkat sarfedip, onları anlamaya çalışması.…
MoreArapça, sayıya dikkat etmek, demektir. Zikirde sayı önemlidir. Sayının az veya çok olması, ruhun manevî gelişimine ters etki etmesi bakımından sayıya tam anlamıyla uymak gerekir. Nakşî tabiridir.…
MoreArapça, kalbe dikkat etmek demektir. Buna, “gönüle varıp, gönülü beklemek” şeklinde tanım getirilir. Kalbin Allah’tan gayri herşeyden sıyrılıp, Allah tefekküründe sürekliliği koruyarak yoğunlaşması. Sadece Allah’ı düşünme. Nakşî tabiridir.…
MoreArapça, doğru bilmek, doğru vukûfiyyet anlamındadır. Kâşânî bu terimi, Hakk’ın muradı ile beraber olma hali, şeklinde tanımlar.…
MoreArapça, zamanı korumak demektir. Sâlikin, herân hâlinden haberdâr olmasına denir. Bu şekilde sâlik, içinde bulunduğu halin şükrü mü, özrü mü gerektirdiğini bilir ve ona göre davranır. Nakşî tabiridir.…
MoreArapça, ulaşmak, varmak demektir. Bir şeyin bir şeye ulaşması, bir şeye irtibat kurmak, sonra onda yoğunlaşmak anlamında ele alınabilir. “Allah’ın birleştirmesini emrettiğini birleştirenler…” (Râd/21) ayetindeki vuslat, bir insanın bir insana ihsanda bulunarak,…
MoreArapça, var olmak varlık ve bulmayı ifade eden bir kelime. Sâlik beşerî vasıtalardan fani olunca Hakk’ı bulur. Kasanı vücudu, ‘Hakk’ın, zâtıyla zâtını bulmasıdır ki, bu yüzden Hazret-i Cem’e, Hazret-i vücûd denir” şeklinde…
MoreAllah’ın kainatın toplamından ibaret olduğunu savunan “heme ost” (herşey O’dur) diyen pante-istler. Pa-nenteistler ise, herşeyin O’nda olduğunu savunurlar. Ancak genelde panteizm üç şekilde mütalaa edilir. İdealist panteizm : Bunu Hegel savunmuş olup,…
MoreArapça, sevgi demektir. Muhabbet mertebelerin-dendir. Kalbin heyecanı, sevgiye bitişmesi, Allah’ü Teâlâ’nın bu mastardan türemiş, “Vedûd” diye güzel bir ismi vardır.…
MoreArapça, genişlik demektir. Muhakkıkların vüs’u, istifanın vüs’u olarak da anılır. Bu vüs’a (genişliğe), hilâfet genişliği de denir ki, Allah’ın isim ve sıfatlarını gerçekleştirenlerde bulunur.…
More: Türkçe, tanımadık kimse anlamına gelen, aynı zamanda Japonca’da aynı manada olmak üzere bulunan bir kelime. Başka tarikattan olanlara veya tasavvufla alâkası olmayan avam kesimine, yabancı denir. Aynı tasavvuf okulu mensuplarına “ihvan”…
MoreFarsça, hatırda tutmak, zihinde tutmak manalarına gelen bir tâbir. Bu, Nakşibendî ıstılahıdır. Allah’ın sürekli görmekte ve bilmekte olduğunu bilmek ve bunun bilincinde olmaktır. Buna, ihsan da denir, huzur ber-gayret olarak tanımlayanlar da…
MoreFarsça, zikretmek, hatırlamak demektir. Murâkebe mertebesine ulaştıktan sonra, sâlikin, muayyen sayıda nefy ve isbât (la ilahe illallah) zikri yapması. Bu şekilde kalbin pası giderilir ve müşahedeye ulaşılır. Bu zikir, ağız ve göz…
More