Ölü demektir. Acele etmek şeytandandı r. Beş şey bundan müstesnâdır. Kı zını evlendirmek, borcunu ödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misâfiri doyurmak, bir günâh işleyince derhal tövbe etmek. (Hadîs-i şerîf-Eşi’at-ül-Lemeât) Cenâzeyi kırk adım…
MoreCünüplük. Gusül (boy yani duş abdesti) almayı gerektiren durum. Soğuk, sıcak dedin abdest almadın, Dünyâya daldın, namaz kılmadın. Cenâbet gezip gusül etmedin, Derse Allah, sen ne cevap verirsin? (M. Sıddîk bin Saîd)…
MoreBirleştirme, bir araya getirme. İkindi namazını öğle namazıyla, yatsı namazını akşam namazıyla birlikte kılma. Seferî olmayan (104 kilometreden az giden) Hanefî mezhebindeki bir yolcu, Şâfiî mezhebine uyarak iki namazı cem’ edemez. (Şemseddîn…
MoreKırık ve çıkığın iki yanına bağlanan tahtalar. Gusülde ve abdestte cebîre üzerine mesh câizdir. (İbrâhim Halebî)…
MoreRuhsat, izin verilmiştir, olabilir, yapılabilir, günah değildir. Kur’ân-ı kerîmi abdestsiz ezberden okumak câizdir. Günah olmaz. Fakat abdestli okumak daha iyidir. (İbn-i Âbidîn) Sabah namazında aldığı abdest bozulmadan, bu abdest ile, öğleyi, ikindiyi,…
MoreSihir. İlme, fenne uymayan gizli sebebler kullanarak garib işler yapmayı sağlayan ilim. (Bkz. Sihir) …Kâhinlik yapan ve kâhine giden ve değildir. Kur’ân-ı kerîme inanmamıştır. büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan, bizden…
MoreZâhir olmak. Görünmek, ortaya çıkmak. Olgun bir velînin sevenlerinde bâzı sıfatlarının zâhir olması, görünmesi. Bir velî, sevenini terbiye etmek, yetiştirmek için, onda bürûz etmeksizin, Allahü teâlânın verdiği bir kuvvetle, kendi yüksek sıfatlarını…
Moreİftira. Bir kimseye onda olmayan bir kusuru isnat etme. Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Mü’min erkek ve mü’min kadınlara, işlemedikleri (bir günâhı, bir suçu isnâd etmek sûretiyle) ezâ edenler, muhakkak…
MoreBedeller. Ricâlü’l-Gayb denilen Allahü teâlânın insanlardan gizlediği evliyâ zâtlar. Bedîl’in çokluk şeklidir. Ebdâl de denir. (Bkz. Ebdâl)…
MorePeygamber efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gece (mîrac gecesinde) üzerine bindiği ve kendisini Mekke’den Kudüs-ü şerîfe kadar götüren (taş ıyan) Cennet hayvanı. Burak, dünyâ hayvanlarından değildir. Erkekliği ve dişiliği yoktur. Çok…
MoreSevmeme, nefret etme, düşmanlık. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Onlar (İbrâhim aleyhisselâm ve berâberindeki mü’minler) kâfirlere dediler ki: “Biz sizden ve Allahü teâlâdan başka tapmakta olduğunuz putlarınızdan uzağız. Bizden sevgi beklemeyiniz. Allahü…
MoreBir kimsenin başka birine bir şey yapmasını veya vermesini gerekli kılan yükümlülük. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Sadakalar (zekâtlar) Allahü teâlâdan bir farz olarak, fakirlere (nafakas ından fazla fakat nisâb miktarı ndan…
MoreKendini beğenenlerin, kibirlilerin, büyüklük taslayanların, Cehennem’de şiddetli azâba uğrayacakları yer. Kıyâmet günü, dünyâdaki kibir sâhibleri küçük karınca gibi zelîl ve hakîr olarak kabirden çıkarılacaktır. Karınca gibi, fakat insan şeklinde olacaklardır. Herkes bunları…
MoreGönderme, gönderilme. Bir peygambere peygamber olduğunun bildirilmesi. Peygamber efendimiz kırk yaşında iken mîlâdî 610 senesi Ramazan ayını n on yedinci Pazartesi günü Cebrâil ismindeki melek tarafından Peygamber olduğu kendisine bildirildi. Bu seneye…
MoreMekke-i mükerremede Mescid-i harâmın ortasında bulunan mukaddes binâ. Kâbe-i muazzama; müslümanların kıblesi; Fazîlet ve kıymetini bildirmek için Beytullah buyurulmuştur. Rivâyet edildiğine göre, Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâma buyurdu ki: Ey Âdem! Sen sağ…
MoreDinleyicilere bilgi vermek ve yol göstermek için yapılan konuşma. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen, Şuayb aleyhisselâmın kavmi olan Medyen ahâlisine hitâbesini şöyle bildirmektedir: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka hiçbir…
MoreBölünebilen bir mal veya şeyin her ortağa âit olan kısmı, ortaklardan her birinin hakkı, payı. Bir sığırı veya deveyi, yedi kişiye kadar müslüman, bâliğ kimseler, ortak olarak satın alıp kesebilirler. Sekiz kiş…
MoreTaleb eden, isteyen. Yetişmiş ve yetiştirebilen bir rehberden ders alan talebe, öğrenci. Tâlib sâd ık olunca, zikr ve teveccüh olmasa dahi yalnız ihlâsı ve muhabbeti ile ilerler. (Muhammed Ma’sûm) Tâlib, niyyeti ve…
Moreİstemek, aramak. İlim Çin’de de olsa, taleb ediniz. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce) Her müslüman kadın ve erkeğe ilim taleb etmek (ilmihâlini öğrenmek) farzdır. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce) Taleb (aramak), kavuşmanın müjdecisidir. Yanıp yakılmak da,…
Moreİdâre, korunmak, sakınmak; iki yüzlülük; sevmediği kimse ile dost geçinmek. Bir kimsenin hakîkatte sâhib olduğu görüş ve inancı nı saklaması. Bozuk fırkaların, özellikle şiîlerin bozuk inanışlarını gizleyerek, kendilerinin Ehl-i sünnet (Peygamber efendimizin…
MoreAhlâk, tabiat, huy. Bir insan İslâm âlimlerini görüp, doğru yolu öğrendikten sonra yolunu şaşırırsa, bu onun seciyyesinin bozukluğundandır. (İmâm-ı Rabbânî)…
MoreVâsıta. Bir işte te’siri olmayan fakat o işin yapılmasını, vücûdunu, var olmasını îcâb ettiren şey. Allahü teâlâ, her şeyin yaratılması için belli şeyleri sebeb yapmıştır. Belli maddeleri, belli şeylere sebeb yaptığı gibi,…
MoreMutluluk, bahtiyarlık. Dünyâda ve âhirette mutluluk. Eshâbım için, fakir olmak seâdettir. Âhir zamanda gelecek olan ümmetim için, zengin olmak seâdettir. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs) Sâlihlerle berâber olmak sonsuz seâdetin anahtarıdır (Ca’fer-i Huldî) Seâdet, ömrü…
MoreŞiddetli ses; korkunç gürültü. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Azâb emrimiz gelince, Şuayb aleyhisselâmı ve berâberinde îmân edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. O zulmedenleri ise, bir sayha yakaladı da yurtlarında çöküp helâk…
MoreAv hayvanı yâni eti yenen hayvanların etleri için, eti yenmeyenlerin ise (domuz hâriç) deri ve diş gibi yerlerinden faydalanmak veya zararlarından emin olmak için avlanan hayvan. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu…
MoreOruç. Fecrin (tan yerinin) ağarmasının evvelki vaktinden (imsaktan) akşam namazı vakti girinceye kadar, yemeği, içmeği ve cimâ’ı terk etmek. (Bkz. Oruç)…
MoreBelli, açık, meydanda olan. Kendisinden kasd edilen mânânın açıkça anlaşıldığı lafız (söz). Yalnız boşamakta kullanılan seni boş adım, sen bana haramsın gibi sarîh bir lafzı (sözü) şaka olarak veya şaşırarak da söylediği…
MoreKavuk, fes, takke gibi başlıkların üzerine sarılan tülbent veya şal. (Bkz. İmâme) Başa beyaz sarık sarmak müstehâbdır. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bâzan siyâh sarık da sarar, ucunu iki küreği arasına iki…
MoreDoğru yoldan ayrılan, îtikâdında (îmân bilgilerinde) ve ibâdetleri yapmasında veya yaşayışında Ehl-i sünnet vel-cemâat mezhebinden (Peygamber efendimizin ve Eshâbının yolundan) ayrılan, yanlış yollara sapan kimse. İlmin azalması, âlimlerin azalmasıyla olur. Câhil din…
MorePut, odundan, altından ve gümüşten yapılan insan heykeli. (Bkz. Put) Saneme tapınmak ve onun fayda ve zarar vereceğine inanmak şirktir (Allahü teâlâya ortak koşmaktır.) (Tahtâvî)…
More