Cennet, mükâfat yeridir. Allah Teala buraya kendisini tanıyan, emirlerine uyup yasaklarından sakınanları koyacaktır. Cennete giren, orada istediği her nimeti bulacaktır. Müminler, Allah’ın cemalini burada görecekler ve temelli olarak cennette kalacaklardır. Cehennem ise…
MoreSırat, cehennem üzerine kurulmuş kıldan ince ve kılıçtan keskin bir köprüdür. Bu köprüden nasıl geçilecek? Evet, müminler köprüden geçerken köprü onlara amelleri nisbetinde genişleyecek, rahat bir şekilde geçeceklerdir. İnanmayanlar ise köprüden geçemeyecekler,…
MoreHesap görüldükten, alacaklılara hakları verildikten sonra herkese dünyada yaptığı iyilik ve kötülüğü bildirilmek üzere mizan, keyfiyeti Allah tarafından bilinen bir terazi kurulur. Burada kişinin yaptığı iyilikler ve kötülükler tartılır. İyiliği ağır gelenler…
Moreİnsanlar mahşer yerinde uzun süre kalacaklar, sabırsızlıkla ve heyecanla hesabın başlamasını bekleyeceklerdir. Nihayet peygamberimizin Allah’a yalvarmasıyla hesap başlayacaktır. Hiç kimsenin hakkı kaybolmayacak ve hiç kimseye de haksızlık yapılmayacaktır. Peygamberimiz, o gün “Kişi…
MoreMahşer yerinde toplanan insanlara, dünyada yaptıkları iyilik ve işledikleri kötülüklerin yazılı olduğu amel defterleri dağıtılacaktır. Dünyada Kirâmen Kâtibîn meleklerinin yazıp hazırladıkları bu defterlerde insan iyi veya kötü her ne yapmış ise hepsini…
MoreÖldükten sonra dirilen insanların toplanacağı yer demektir. Kabirlerinden kalkacak olan insanların mahşer yerine gelmeleri kolay olmayacaktır. Dünyadaki ibadet ve iyiliklerine göre bir kısmı en süratli bir şekilde mahşer yerine gelirken, yaya olarak…
MoreÖlen kimsenin konulduğu (defnedildiği) yer demektir. Buna mezar da denir. Burası dünya hayatıyla ahiret hayatı arasında bir geçiş yeridir. Kabirde sual haktır. Ölü, kabre konulduğunda kendisine iki melek gelir. Bunlara, “Münker Nekir”…
MoreHer canlı bir gün ölecektir. Bu, Allah’ın emridir. Ancak hiç kimse nerede ve ne zaman öleceğini bilemez. Yaşlandıktan sonra ölenlerimiz olduğu gibi, çok genç yaşta bu acıyı tadanlarımız da vardır. Ölmek, ruhun…
MoreTemizleme, parlatma. Kalbi iyi hasletlerle süsleme. Nefs tezkiye edilince, yâni nefs kötü isteklerinden kurtarılınca kalb tasfiye bulur. (İsmâil Ferrûh) Seyr ve sülûktan (yâni tasavvuf yolunda ilerlemekten) ve nefsi tezkiye ve kalbi tasfiye…
MoreKabûl etmek, inanmak, doğrulamak. Îmân; Peygamber efendimizin Allahü teâlâdan getirdiklerinin hepsini kalb ile tasdîk, dil ile ikrâr etmek, söylemektir. (İmâm-ı a’zam) Haram işlememek ve bütün ahkâm-ı İslâmiyyeyi (İslâmiyet’in hükümlerini) yerine getirmek, çok…
MoreSadaka vermek. Yâni Allahü teâlânın rızâsı için fakirlere ve ihtiyâcı olanlara para, mal vermek. (Bkz. Sadaka) İnsanlar tasadduk ettiği şeyi, Allah rı zâsı için verirse, Hak teâlâ hazretlerine verilmiş gibi sayılır ki,…
Moreİbrâhim aleyhisselâmın asıl, öz babası. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden anlaşıldığı ve binlerce İslâm âliminin kitâbında yazıldığı üzere Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem anaları ve babaları arası nda bulunmakla şereflenen bahtiyârları…
MoreMa’bûd, tapılan şey, ilâh. Allahü teâlânın isimleri tevkîfîdir, yâni İslâmiyet’te bildirilen isimleri söylemek câiz olup, bunlardan başkas ını söylemek câiz değildir.Meselâ Allahü teâlâya alîm denir. Fakat, âlim demek olan fakîh denmez. Çünkü,…
Moreİsrâiloğullarının hükümdârlarından. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Vakta ki Tâlût askeriyle (Kudüs-i şerîften cihâd için) ayrıldı. (Nebînin haber vermesiyle yâhut ilhâmla askerlerine) dedi ki: “Şübhesiz, Allah sizi bir ırmakla imtihân…
MoreZamânı ; sene, ay, hafta, gün ve saat gibi sâbit bölümlere ayıran, dînî-millî gün ve bayramları gösteren cetveller. Ramazân-ı şerîfin birinci gününü anlamakta takvimlere güvenilmemelidir. Çünkü oruç, gökte yeni ayı görmekle olur.…
MoreAllahü teâlâdan korkarak, haramlardan (yasaklardan, günâhlardan) sakınmak. Harama düşmemek için, şüphelilerden (haram veya helâl olduğu belli olmayan şeylerden) sakınmaya ise verâ denir. Bu bakımdan, haramlardan daha çok sakınma derecesi olan verâ da…
MoreBir borcun belli zamanlarda ödenmesi. Taksitle satışın câiz olması için, taksit ödeme târihlerinin ve her taksitte ödenecek miktarların belli olmaları lâzımdır. Eline geçtikçe verirsin, ne zaman verirsen ver şekliyle taksitle satış sahîh…
MoreGünâhlar, kabahatlar, kusûrlar. Bâzı kimseler Allahü teâlânın emrettiği ibâdetleri îfâ ediyorsa (yerine getiriyorsa) da, diğer taraftan nehy (yasak) ettiği şeylerden kendilerini alamayarak, günâh işlemekten vazgeçmezler. Bu gibilerin, tâatleri îfâ ettikleri için, kulluk…
MoreAnlatma, anlatım, bir âlimin kitâbdan okuyarak îzâh ve açıklamalarda bulunması. Pâdişâhın huzûrunda yapılan huzur dersleri; Ramazan ayını n ilk gününden başlamak ve sekiz derste sona ermek üzere, “mukarrir” adı verilen zamânın tanınmış…
Moreİnanılacak şeylerde düşünmeden, anlamadan, yalnız başkasından işiterek, görerek inanma, îmân etme. Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğuna göre taklîd ile inananın îmânı sahîhtir, doğrudur. Yâni o kimse, mü’mindir, müslümandır. Ancak istidlâlî yâni düşünerek, anlayarak…
MoreTövbe eden, günahlarına pişmân olan. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ tâibleri ve (fevâhişten yâni pislik ve günâhlardan) temizlenenleri sever. (Bekara sûresi: 222) Cenâb-ı Hakk’a, tâib gençten daha sevgilisi yoktur.” (Hadîs-i…
MoreBozma, değiştirme. Kur’ân-ı kerîmi güzel sesle ve tecvîd kâidelerine uyarak okumalıdır. Harfleri kelimeleri tahrîf ederek, tegannî etmek (mûsikî perdelerine uydurmak) harâmdır. Harfler bozulmazsa mekrûh olur. (İbrâhim Halebî) Şu anda dünyâda semâvî kitâbı…
More“Elhamdülillah” demek. “Hamd, şükür Allahü teâlâya mahsûstur” mânâsına “Elhamdülillah” sözü ve benzerleri. Farz namazdan sonra otuz üç tesbîh (sübhânallah) otuz üç tahmîd, otuz üç tekbîr (Allahü ekber) ve bir de tehlîl (Lâ…
MoreNecâset denilen yâni maddeten pis olan şeylerden ve hades denilen hükmî ve mânevî pisliklerden (abdestsizlik, cünüplük, kadınlar için hayz ve nifas hâllerinden) su ile abdest alarak, su yoksa, toprak ve toprak cinsinden…
MoreAllahü teâlânın emir ve yasaklarına karşı gelen ve ibâdetten alıkoyan şeytânî varlık ve güçler. Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Îmân edenler Allah yolunda cihâd ederler, küfredenler ise tâğût yolunda savaşırlar.…
MoreYaltaklanma, kendini küçülterek beğendirmeye çalışma. Bir menfaate kavuşmak veya bir zarardan korunmak için tabasbus büyük günahtır. (Muhammed Hâdimî) İnsanların eline geçenler, Allahü teâlânın lütfu ve ihsânı iledir. Kendi elinde bir şey yoktur.…
MoreVerilen nîmetleri yerli yerinde kullanma. Allahü teâlâya, verdiği nîmetlerle isyân etmeme. Nîmetleri kullanırken sâhibini unutmama. Görülen iyiliğe karşı teşekkür. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyma. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:…
MoreGörme. Tasavvuf yolunda ilerleyenin kalb ve rûh ile çeşitli mertebeleri görmesi. Keşf (gizli bilgilerin açılması ) ve şühûd sâhibi milyonlarca âşık, Fahr-i âlemi (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyâret ederek, Allahü teâlânın sonsuz…
MoreMeşhûr olma, ün, şân, adı duyulup yayılma. Mal ve şöhret hırsının insana yapacağı zarar, iki aç kurdun, bir koyun sürüsüne girdiği zaman yaptıkları zarardan daha çoktur. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî) Bir kimse, dünyâda…
MoreOrtaklık, ortak olmak, iki veya daha çok kimsenin bir mala berâber sâhib olmaları. Bir şeyin birden çok kimseye âit olması, başkasına âit olmaması veya ortakların yazı ile yaptıkları akd, sözleşme. İslâmiyet’te ş…
More