Şâhidlik eden, görüp bilen. Birinin başkasında hakkının bulunduğunu isbat için şehâdet (şâhidlik) ederim demek sûretiyle hâkimin huzûrunda ve hasmın karşısında haber veren. (Bkz. Şehâdet) Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Ey îmân edenler!…
MoreNamaz kılarken imâmın veya yalnız kılanın sol kaşı hizâsında, önüne diktiği yarım metreden uzun çubuk. Çubuğu dikmeyip, secde yerinden kıbleye doğru uzatmak veya çizgi çizmekle de olur. Bir okla da olsa sütre…
MoreAynı kadından süt emmiş çocuk. (Bkz. Rıda’) İki buçuk yaşından küçük iki çocuk aynı kadından süt emince, süt kardeşi olurlar. Birbirleri ile evlenemezler. (M. Zihni Efendi) Hanefî ve Mâlikî mezheblerinde, bir kadından…
Moreİki buçuk yaşından küçük olan çocuğu emziren kadın. Süt çocuğu; süt annesi ve babası ve bunların nesep ve rıdâ’dan (sütten) olan mahremleri ile ebedî evlenemez. (M. Zihni Efendi)…
MoreKirpik diplerine sürülen bir çeşit siyah madde, kühl. Üç şey, gözü kuvvetlendirir: Sürme çekmek, yeşilliğe ve (bakması helâl olan) güzel yüze bakmak. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, misvâkını ve tarağını…
MorePeygamber efendimizin ve Eshâbının inandığı gibi inanan ve Ehl-i sünnet âlimlerine tâbi olan müslüman. Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdında olan kimse. (Bkz. Ehl-i Sünnet vel-Cemâat) Sünnî olanlar, amelde dört mezhebe ayrılmışlardır. Bu dört…
MoreAllahü teâlânın koyduğu kânunu, nizâmı, âdeti. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki: Fakat azâbımızı gördükleri zaman îmânları kendilerine bir fayda vermeyecektir. Kullar hakkındaki cârî olagelen sünnetullah budur. İşte kâfirler, burada hüsrâna…
MoreSünnetler. (Bkz. Sünnet) Hüküm bildiren hadîs-i şerîfleri toplayan hadîs kitablarına verilen isim. Sünen kelimesi yalnız olarak söylenince, dört âlimin kitablarından biri anlaşılır. Bunlar; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn-i Mâce’dir. Bunlardan başkasının…
MoreSekizde bir. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda sekizde bir hisse (pay). Ölüden kalan mîrasın sümün hissesini alacak olan yalnız bir kimsedir. O da Zevce (hanımı) olup, çocuğu veya oğlunun çocuğu bulunduğu…
MoreÜçte iki. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda üçte iki hisse (pay). Hissesi nısıf (yarım) olanlardan zevcden (kocadan) başka olan birden fazla olunca, sülüsânı alıp, aralarında eşit olarak pay ederler. (M. Mevkûfâtî)…
MoreÜçte bir. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda üçte bir hisse (pay). Kur’ân-ı kerîmde eshâb-ı ferâizden yâni hisseleri takdîr edilenlerden (bildirilenlerden) sülüs hisseyi iki kimse alır. 1) Ana; meyyitin (ölenin) çocuğu, oğlunun…
MoreTasavvuf yoluna girmek. Evliyâlık kemâlâtına kavuşmak sülûk, kalbin zikretmesi ve murâkabe (nefsi kontrol) ve râbıta (bir büyüğe kalben bağlanma) ile olur. Ne kadar ilerlerse ilerlesin, İslâmiyet’ten dışarı çıkamaz. İslâmiyet’e uymakta sarsıntı olursa,…
MoreSusmak. Sükûtun en küçük faydası, sıkı ntı ve belâdan kurtarmasıdı r. İyilik olarak insana bu yeter. Fazla ve lüzumsuz konuşmanın en küçük zararı şöhrettir. Belâ olarak, şöhret insana yeterlidir. (Ebû Bekr bin…
MoreOturulacak yer, ev. Nafaka, İslâmiyet’te, taâm (yiyecek, içecek şeyler), kisve (elbise, yâni giyecek şeyler) ve süknâ demektir. Zevcin (kocanın) zevcesine (hanımına) yapacağı bu masraflar şehrin âdetine, piyasaya ve akrabâ ve arkadaşlara göre…
MoreTahrîmen mekrûh olan bir havâle şekli. Yolcuya borç verip, gittiğin yerde, falancaya ödeyeceksin demek. Süftece yoluyla borc vermek tahrîmen mekrûhtur. Çünkü emânet olarak vermeyip süftece yolunu tercih etmenin sebebi, paranın yolda kaybolması,…
MoreAltıda bir. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda bildirilen altıda bir hisse (pay). Südüs hisseyi yedi kimse alır. Ölenin babası, anası, sahîh dede ve nineler, oğlunun kızları, babadan kız kardeş, anadan kardeş.…
MoreAbdest aldıktan sonra Allah rızâsı için kılınan iki rek’at namaz. Eğer bir kulum abdestsiz olursa bana cefâ etmiş olur. Abdest alınca iki rek’at namaz (sübha namazı) kılmazsa bana cefâ etmiş olur. Namaz…
MorePara kesesi, cüzdan. Osmanlı pâdişâhlarının her yıl hac mevsiminde Haremeyn-i şerîfeyn (Mekke ve Medîne) halkına ve buralarda geçici olarak bulunan müslümanlara, mukaddes yerlerin ve hac yollarının emniyetini sağlayan Mekke şeriflerine ve Hicaz…
MoreTasvir, resim. (Büyük olan ve hürmet mevkiinde bulunan) canlı sûreti ile köpek ve cünüp kimsenin bulunduğu eve rahmet melekleri girmez. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir) Üzerinde sûret bulunan elbise ile namaz kı lmak tahrîmen mekrûh…
MoreKur’ân-ı kerîmin en az üç âyetten meydana gelen bölümlerinden her biri. Çokluk şekli süverdir. Kur’ân-ı kerîmde 114 sûre olup, bâzı sûrelerin birkaç ismi vardır. Bekara sûresinden Berâe sûresine kadar olan yedi sûreye…
MoreKıyâmet kopacağı zaman, dört büyük melekten biri olan İsrâfil aleyhisselâmın üfleyeceği, nasıl olduğu bilinmiyen boru. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Sûra bir kerre üfürülünce, yeryüzü ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp silkilecektir.…
MoreBarış. Harb zamânında, askerin kıymeti artar ve muhârebede ufak bir hizmeti, sulh zamânındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur. (İmâm-ı Rabbânî) Düşman ordusu kuvvetli ise, mal vererek bile sulh yapmak câiz olur. (İbn-i…
MoreSâlihler, günâh işlememeye gayret edenler. (Bkz. Sâlih) …Benim velîm ancak Allahü teâlâdır ve sulehâ olan mü’minlerdir. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim) İyi huylu olmak, iyi huyunu korumak için sulehâ ile, güzel huylularla arkadaşlı k…
MoreDört büyük ilâhî kitab dışında gönderilen kitapçıklar, formalar. Peygamberlere (aleyhimüsselâm) Allahü teâlâ tarafından gelen yüz dört kitaptan ilk yüz tânesi. Yüz suhûftan, on suhûfu hazret-i Âdem’e, elli suhûfu Şit aleyhisselâma, otuz suhufu…
MoreHerkesin, bilgi ve kâbiliyeti ve gördüğü iş nisbetinde çalıştığının karşılığını alması, başkaları tarafından sömürülmemesi. (Bkz. Adâlet) Sosyal adâlet, millî gelirin en uygun şekilde taksîmini sağlar. İstismârı, sömürücülüğü ortadan kaldırır. Sermâyenin çok küçük…
MoreBerâberlik. İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altı nda yahut akranı ile bir araya gelip, Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin beğendiği, hoşnud olduğu şeyleri konuşması. Kişinin kendinden üstün olanla berâber olmasını n…
MoreAlmak, râzı olmak. Alış-veriş, kirâlama, nikâh gibi sözleşmelerde yapılan teklife rızâ göstermek. Bir kimse birisine, falan malını bana şu kadar liraya sat diye yazıp, o da, o malı sattım diye cevap yazsa,…
MoreAklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören kimseler ile bir konu üzerinde konuşma, görüşme, danışma, meşveret etme, görüşüne baş vurma. (Bkz. Meşveret) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: … (Ey Resûlüm!) Eshâbın ile…
MoreŞartlaşma, sözleşme. Nefs muhâsebesinin (nefsi hesâba çekmenin) ilk basamağı olup, Allahü teâlânın beğendiği işleri yapma, beğenmediklerinden sakınma ve âhirete hazırlanma husûsunda nefsle sözleşme. Din büyükleri, dünyânın bir pazar yeri gibi olduğunu ve…
MoreDoğu memleketlerini, din, dil ve târihleri başta olmak üzere her yönden araştırıp tesbite çalışan batılı ilim adamı. Garplı bilgin, oryantalist, şarkiyâtçı. Meşhûr İngiliz müsteşriki George Sale, Kur’ân-ı kerîmi İngilizce’ye tercüme ettiği eserinin…
More