Allah’a ve Hz. Muhammed’in Allah tarafndan getirip haber verdiği şeylere yürekten inanan kimse mümindir. Böyle bir kimse, herhangi bir sebeple ibadet görevini yapmaz ve haram olan şeylerden saknmazsa imann yitirmiş olmaz. Çünkü…
More“Allah’tan baka ilah yoktur. Muhammed Allah’n Resulüdür.” sözüdür. Bunun manas, İslam dininin itikad esaslarn kapsayacak kadar geniştir. Allah’n varlğna ve O’ndan başka ibadet edilecek ilah olmadğna ve O’nun tarafndan gönderilen her şeyin…
Moreİmanın kelime anlamı, “tasdik etmek, herhangi bir şeye kesin olarak inanmak”tır. Dindeki anlamı ise “Peygamberimizin Allah tarafından haber verdiği kesin olarak bilinen şeylerin doğru olduğuna içten ve yürekten inanmak” demektir. İman, icmali…
MoreKıyas, sözlükte, “bir şeyi başka bir şeyle ölçmek ve iki şey arasındaki benzerlikleri belirlemek”tir. Dindeki anlamı ise Kitap, Sünnet veya İcmada hükmü bulunmayan herhangi bir meseleye, aralarındaki illet birliği sebebiyle bu kaynaklardan…
Moreİcma, sözlükte “birleştirmek, bir konuda fikir birliği etmek ve azmetmek” gibi anlamlara gelir. Dindeki anlamı ise İslam bilginlerinin peygamberimizden sonraki herhangi bir devirde dinî bir meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmeleridir. Bu…
MoreSünnet, sözlükte “yol ve âdet” demektir. Terim olarak Sünnet, “Peygamberimizin Kur’an’dan başka söz ve davranışları”dır. Bu tanımlamadan sünnetin üç kısım olduğu anlaşılmaktadır: a) Kavlî Sünnet: “Peygamberimizin sözleri” demektir. b) Fiilî Sünnet: “Peygamberimizin…
MoreKitap, Kur’anı Kerim’dir. Kur’an, “Allah tarafından Cebrail (as.) vasıtasıyla Arapça olarak peygamberimize indirilmiş ve bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, mushaflarda yazılı kelamdır.” Dinî hükümlerin dayandığı ilk kaynak Kur’an’dır. Kur’anı Kerim, Yüce Allah’ın…
MoreSünni Müslümanlar arasında yaygın amelde mezhepler Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli olmak üzere dörttür: a) Hanefi Mezhebi Bu mezhebin kurucusu İmam A’zam’dır. Adı Nu’mân, babasının adı Sâbit, künyesi ise Ebû Hanîfe’dir. Hicri…
Moreİnançla ilgili mezhepler, genel olarak “Ehli Sünnet” ve “Ehli Bidat” olmak üzere iki kısımdır: “Ehli Sünnet”, peygamberimizin sünnetine uyanlar, “Ehli Bidat” ise peygamberimizin hadislerini kendi keyif ve arzularına göre yorumlayanlardır. Ehli Sünnet,…
MoreSözlükte “mezhep, gidilen yol” demektir. Terim olarak “bir dinin, bilginleri arasındaki yorum farklarından meydana gelen görüşleri” demektir. İslam dininde de mezhepler vardır. Bunlar arasında temelde bir ayrılık yoktur. Hepsi de Kur’anı Kerim’i…
Moreİslam dini son din olduğu gibi, aynı zamanda tüm insanlığın da dinidir. İslam dininden başka, bu nitelikte olan başka bir din yoktur. Mesela, Tevrat’ta Yahudiliğin evrensel olduğuna dair bir kayıt mevcut değildir.…
Moreİslam dininin değişmez birtakım esasları vardır. Bunlar, itikad, amel ve ahlakla ilgili hükümler olmak üzere üç kısma ayrılır: İtikadla ilgili esaslar İtikad, “bir şeye inanmak, gönülden bağlanmak” demektir. İslam itikadını teşkil eden…
MoreSemavi dinlerin hak dinler olduğunu ve ilk hak dinin, ilk insan ve ilk peygamber Âdem (as.) tarafından tebliğ edildiğini belirtmiştik. Zamanla insanlar kendilerine gönderilmiş olan dinin esaslarından uzaklaşınca Allah, gönderdiği peygamberlere ilk…
MoreHak dinlerin, başka bir deyişle semavi dinlerin sonuncusu İslamiyet’tir. Bu dini tebliğ eden son Peygamber Hz. Muhammed’dir, kitabı da Kur’anı Kerim’dir. İslam dini, ilk insan ve ilk peygamber Âdem’in (as.) tebliğ ettiği…
More“İlahi din” veya “hak din” deyince ne anlıyoruz? Önce bunu açıklayalım: Hak din, bir peygamberin, Allah’tan vahiy yoluyla aldığı ve insanlara tebliğ ettiği hükümler ve düsturlar demektir. Buna “hak din” denildiği gibi,…
MoreBirtakım duygu ve düşünceler vardır ki bunlar, insanla beraber doğmuştur. Bunların başında Allah ve din fikri gelir. Yani din, sonradan ortaya çıkmış değil, insanla birlikte doğmuştur. Her devirde insanoğlunun dine önem vermiş…
Moreİnsan, fert olarak da, toplum olarak da dine muhtaçtır. İlk insan-dan tutun da bugünkü teknolojik gelişmeleri gerçekleştiren insana varıncaya kadar tarih öncesi ve sonrası hiçbir devirde din duygusu taşımayan topluluğa rastlanmamıştır. Çünkü;…
More“Din, akıl sahiplerini kendi hür iradeleriyle en iyiye, en doğruya ve en güzele ulaştıran ilahi bir kanundur.” Dinin bu tarifinden şunları öğreniyoruz: Dinin kurucusu Allah’tır. Bu itibarla Allah’tan başka hiç kimsenin din…
MoreMüslümanların reîsi, devlet başkanı. (Bkz. Halîfe) Hazret-i Ömer zamânından sonraki halîfelere emîr-ül-mü’minîn denildi. (İbn-i Sa’d) Emîr-ül-mü’minîn Ömer radıyallahü anh bir sabah namazı nı cemâatle kıldıktan sonra cemâate bakıp bir kimseyi göremeyince sordu.…
MoreBir kavmin, bir topluluğun başı, beyi, emredeni. Vâli, kumandan, devlet başkanı, melik. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin. Peygambere ve sizden olan emir sâhiplerine de…
MoreKendisine güvenilen. Şerrinden ve zarâr ından emîn olunmayan kimsenin, dîni, namazları, zekâtları kendisine fayda vermez. (Hadîs-i şerîf-Miftâh-ul-Cenne) Âlimler devlet adamlarına karışmadıkça ve dünyâlık peşinde olmadıkça, peygamberlerin emînleridir. Dünyâl ık toplamaya baş layınca…
MoreEmîn, güvenilir olmak. Peygamberlerde bulunması lâzım olan yedi sıfattan biri. Peygamberler emîndirler. Bir kimsenin malına ve canına hıyânet etmekten uzaktırlar. Aslâ emânete hıyânet etmezler. Peygamber olmadan önce de böyledirler. Sevgili Peygamberimiz, kendisine…
MoreKorkusuzluk, emniyet, güven. Bir kimseye veya düşmana; söz, işâret veya yazı ile, mal ve can güvenliğinin emniyet (güven) altında olduğunu bildirme. İlticâ edenlere emân vermekte bütün müslümanlar eşittir. Halktan herhangi biri de…
MoreSin harfini peltek se okuyan kimse. Elsağ olan kimse, elsağ olmayana imâm olup cemâatle namaz kıldıramaz. Başka harfleri doğru okuyamayan da, doğru okuyanlara imâm olamaz. Harfleri doğru okuyan bir imâma uyarak cemâat…
Moreİslâm âlimlerinin, müslümanların hâtırlarında tutmalarını kolaylaştırmak için, öncelikle bilmeleri îcâbeden pek çok farzdan, Allahü teâlânın emirlerinden derledikleri elli dört tânesi. Elli dört farzdan bâzıları şunlardır: Allahü teâlâyı bir bilip, O’nu hiç unutmamak.…
MoreSesi mûsikî perdelerine uydurmak için, mânâ bozulacak ş ekilde, harfleri ve kelimeleri değiştirerek, sesi alçaltıp yükselterek, çeneyi oynatarak okumak. Lahn’in çokluk şeklidir. Kur’ân-ı kerîmi, zikri, duâyı elhân ile okumak söz birliği ile…
MoreAllahü teâlânın, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, kıyâmete kadar gelecek olan zürriyetini (çocukları nı) zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp onlara; “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye hitâb buyurup, onların da; “Evet, sen Rabbimizsin” diye…
MoreKeder, dert, üzüntü, sıkıntı, acı. Rabbini sevmekle şereflenenlere, sevgilinin (Allahü teâlânın) verdi ği elemler, iyiliklerinden daha çok lezzet verir ve ferahlandı rır. Bu makam rızâ makâmından da üstündür. Çünkü rızâ makâmı nda…
MoreAllah adamları, Allahü teâlânın emirlerine uyup, O’nun sevgisini ve ism-i şerîfini gönlünden hiç çıkarmayan evliyâ zâtlar. (Bkz. Evliyâ) Ehlullah Allah’tan başkasından ne korkarlar, ne bir şey beklerler. Şahların gönüllerinde onların heybeti, korkusu…
MoreHadîs-i şerîfler. Peygamber efendimizin mübârek sözleri, işleri ve görüp de bir şey demedikleri, mâni olmadıkları şeyler. Hadîs’in çokluk şeklidir. (Bkz. Hadîs)…
More