Allahü teâlânı n Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Hiç bir yönden benzeri olmayan, tek olan, ikilik tasavvur edilmeyen, hiç bir şeye muhtaç olmayan. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: De ki: O, Allah’tır, Ehad’dır.…
MoreFen yolu ile tecrübe edilmemiş maddeler ve Kur’ân-ı kerîmden olmayan, mânâsız yazılar kullanmak. Mânâsı bilinmeyen ve îmânın gitmesine sebeb olan şeyleri okumak. Efsûn yapan ve ateş ile dağlayan kimse, Allahü teâlâya tevekkül…
MoreDin bilgilerinin elde edilmesine esâs olan ve bunlara bağlı bulunan deliller. Edille-i şer’iyye dörttür: Kitâb (Kur’ân-ı kerîm), Sünnet (Peygamber efendimizin söz, fiil ve takrirleri, bir iş yapılırken görüp de ona mâni olmadıkları…
MoreGüzel hasletleri kendinde toplayan, haddini bilen. (Bkz. Edeb) Düzgün, güzel ve pürüzsüz söz söyleyen ve yazan, edebiyatçı.…
MoreGüzel hallere ve huylara sâhib olma ve utanılacak hareketlerden sakınma, her hususta haddini bilip, sınırı gözetme hâli. Edebi gözetmek, zikirden üstündür. Edebi gözetmeyen Hakk’a kavuşamaz. (İmâm-ı Rabbânî) Allahü teâlâya karşı edeb, O’nun…
MoreBir işin, ibâdetin sahîh ve mûteber olması için lâzım olan şartlar. Cumâ namazının edâ şartları yedidir: 1) Namazı şehirde kılmak. 2) Hükûmet reisi veya vâlinin izni ile kılmak. 3) Öğle namazının vaktinde…
MoreYerine getirme, yapma. Namaz, oruç, hac, zekât gibi bir ibâdeti vaktinde yapmak. Allahü teâlânın sana farz kıldıklarını edâ et, insanların en âbidi (ibâdet edeni) olursun. Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden sakın, insanların…
MoreBelli vakit, bilinen ecel, Allahü teâlânın bir kimse için ezelde takdir ve tâyin buyurduğu (belirlediği) hiç bir şekilde değişmeyen ecel, hayâtın sonu. Vebâ olan yerden kaçmayan ve ölmeyen kimse de, gâzîler, mücâhidler…
MoreKazây-ı muallak, kesin olmayıp sebebe bağlı kılınan ecel. Bir kimseye takdir edilen belâ, kazây-ı muallak ise, yâni o kimsenin duâ etmesi de takdîr edilmiş ise, duâ eder, kabûl olunca belâyı önler. Ecel-i…
MoreBelli vakit. Hayâtın sonu. Hayat sâhibinin, canlının ölümü için Allahü teâlânın takdir ve tâyin ettiği vakit. Allahü teâlâ insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir etmiştir. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Hadîs-i şerîfte; “İlâçların en…
MoreTasavvufta kalb makâmından yukarı çıkıp, kalbin sâhibine varan, hallerden kurtulup, halleri verene ulaşan. Bunlara Erbâb-üt-temkîn de denir. Ebü’l-vaktin vakitleri değişmez. Halleri değişmez. Vakit onlara değil, onlar vakte hâkimdirler. Onlar zamanla değil, zaman…
MorePeygamber efendimizin amcasının oğlu, dâmâdı, Cennet’le müjdelenen on kişinin ve dört büyük halîfenin dördüncüsü, Allahü teâlânın arslanı hazret-i Ali’nin “Toprağın babası” mânâsına gelen lakabı. Peygamber efendimiz bir gün mescide girdiğinde, hazret-i Ali’yi…
MoreNesil ve hayırdan kesilmiş. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Habîbim) gerçekten biz sana Kevser’i verdik. O hâlde (buna şükür olarak) namaz kıl ve kurban kes. Sana bu ğzeden, dü şmanlık…
More1) İyi kimseler. Îmânlarında sâdık (doğru), Allahü teâlânın yasak kıldığı ş eylerden sakınıp, emirlerine uyan, bozuk inanışlardan, kötü ahlâktan ve çirkin işlerden uzak duranlar. Teklik şekli berr’dir. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:…
MoreAklı az, anlayışı kıt, ahmak. Belâdet eblehliktir, aklı kullanmamaktır. Ahmaklık da denir. (Kınalızâde Ali) Aklı olan kimse, cansız bir cismin hareket ettiğini görünce, bunu hareket ettiren bir kuvvetin varlığını anlar. Hareket eden…
MoreDinde kendileriyle evlenilmesi ölünceye kadar haram, yasak olan kimseler. Erkek için; yedisi kan ile olan, nesebden (soydan) akrabâ, yedisi süt sebebiyle, dördü de nikâh sebebi ile sonradan akrabâ olan toplam on sekiz…
MoreSonsuz, sonu olmayan. Önce müslüman olanlardan, muhâcirlerin ve ensârın önce gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allahü teâlâ râzıdır. Ve bunlar da, Allahü teâlâdan râzıdırlar. Allahü teâlâ, bunlar için, cennetler hazırladı. Bu cennetlerin…
MoreBedeller. Dünyânın nizâmı, düzeni ile vazîfeli olup, Allahü teâlânın insanlardan gizlediği büyük zâtlar. Biri vefât edince, yerine başkası getirildiğinden bu isimle anılmışlardır. Bunlara Ricâlü’l-Gayb da denir. Ümmetim arasında her zaman kırk kişi…
MoreHer harfi bir rakamı gösteren arabî harflerle yazı lı sekiz kelimeden meydana gelen bir hesab sistemi. Hâdiselerin zamânının tesbiti ve hatırda daha kolay kalması için rakamları harf olan târih düşürme sanatı. Ebced…
MoreKâbe’yi yıkmaya gelen Yemen vâlisi Ebrehe’yi ve ordusunu Allahü teâlânın izni ve emriyle perişân eden kuşlar (kırlangıçlar). (Bkz. Eshâb-ı Fil) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Üzerlerine Ebâbîl kuşlarını gönderdik. O…
MoreBütün haram olan şeyler ile berâber, mübâhları da, yâni günâh olmayan lezzetlerin çoğunu da bırakıp, yaşamak için zarûrî olan miktârını kullanmak. Mes’ûd o kimsedir ki, dünyâ onu terk etmezden önce, o dünyâyı…
Moreİnsanın hayatta muhtâc olduğu şeyler, para, mal v.s. Dünyâl ık olan şeylerin Allah indinde sivri sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfire bir yudum su vermezdi. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Dünyâlık peşinde koşmak, su üzerinde…
MoreAllahü teâlânın Cennet’tekilere hizmet için nûrdan yarattığı hizmetçiler. Güler yüzlü ve tatlı dilli olan gılmanlar, Cennet’te oturanlara hizmette en ufak bir kusur etmezler. (İmâm-ı Gazâlî) Kabrimiz îmân ile pürnûr kıl, Mûnis-i Gılmân…
Moreİmrenmek. Kişinin, başkasında bulunan iyi bir şeyin ondan gitmesini istemeyip, benzerinin kendisinde de bulunmasını istemesi. İki şeyden birine kavuşan insana g ıbta etmek yerinde olur. Allahü teâlâ bir kimseye İslâm ilimlerini ihsân…
MoreAllahü teâlânın dînini yaymak, din, nâmus ve vatanına saldıran düşmanı kovmak için savaştıktan sonra geri dönen müslüman. (Bkz. Mücâhid) Bir gâziye veya mücâhide yardım edeni, Cenâb-ı Hak mahşerde (gölge olmayan günde) gölgelendirir.…
Moreİnsanların İslâmiyet’i işitmeleri, müslüman olmakla şereflenmeleri yâhut müslümanların dînine, vatanına ve nâmusuna tecâvüz eden düşmanı kovmaları için yapılan muhârebe. Kim evinde oturduğu hâlde Allah yolunda mal infak ederse, (harcarsa), onun her dirheminin…
MoreGayreti çok olan. Kötülük ve çirkinlikleri şiddetle reddeden. (Bkz. Gayret) Resûlullah efendimiz bir defâsında Ensâra (Medîneli müslümanlara) buyurdu ki: “Reîsinizin sözünü işitiniz!O çok gayûrdur. Ben ondan daha çok gayûrum. Allahü teâlâ, benden…
Moreİslâmiyet’e uygun olmayan iş ve hareketler. Kadın da, erkek de para kazanmak için haram iş lememeli ve hiçbir namazı kaçırmamalıdır. Ezelde ayrılmış olan rız ık değişmez. Aynı rızık helâlden isteyene helâl yoldan,…
MoreBir kimseden fâidesi bulunmayan, zararlı olan bir şeyin ayrılmasını istemek, böyle şeyleri reddetmek, kabûl etmemek. Allahü teâlâ mü’min kuluna gayret eder. Mü’min de mü’mine gayret eder. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Malını; haramda, zulümde, İslâmiyet’i…
MoreTasavvufta, kalbin kendisine gelen mânâlarla meşgul ve onlara dalmış olarak, kendisinden ve halkın işlerinden, etrâfında olan şeylerden habersiz olması. Gaybet hâlindeki kimse, hissini ve şuurunu kaybeder. Kalbi, kendisine gelen feyzler ve ilhâmlar,…
More