Hazır olmama, gizli kalma. Hazır olmayan gizli kalan, görünmeyen. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde bildirilmeyen, his organları, tecrübe ve hesâb ile anlaşılmayan gizli şeyler. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Gaybları ancak Allahü…
MoreYardım eden. Evliyâ arasında kullara yardımla vazîfelendirilen velî zât. Muhyiddîn-i Arabî’ye göre gavs, medâr kutbudur. İmâm-ı Rabbânî hazretlerine göre ise, medâr kutbundan ayrı ve daha yüksek olup, ona yardım edicidir. Bu sebeble,…
MoreYıkamak, yıkanmak. Ölünün cenâze namazı kılı nmadan ve kefenlenmeden önce teneşir tahtası üzerinde, ayakları kıbleye gelecek şekilde sırt üstü yatırıp, göbeğinden dizlerine kadar bir örtü ile kapatılarak yıkanması. Âdem aleyhisselâm vefât edince,…
MoreBaşkasını n malını izinsiz (rızâsı olmaksızın) zorla elinden almak. Malı alana gâsıb, alınan mala mağsûb denir. Gasb, haram olduğu gibi, gasbedilen malı; hediye, sadaka, ücret olarak almak, kirâ ile kullanmak da haramdır.…
MoreYabancı, memleketinden uzakta bulunan, kimsesiz. Garîb hastalanı r, dört yanına bakınır da, tanıdık bir kimse göremezse, Allah onun geçmiş günâhlarını affeder. (Hadîs-i şerîf-Deylemî) Dünyâda garîb veya yolcu gibi ol ve kendini ölmüş…
MoreTehlike, zarar. Sonu belli olmayan şüphe ihtimâli olan satış. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem garer bulunan satışı, yasak etmiştir. Bu sebeble yakalanmadan önce, balığı, havadaki kuşu, kaçıp, kayıp olan hayvanı satmak bâtıldır.…
MoreKin, içinden düşmanlık yapmak. Gâye, maksad, arzu, dilek, istek. Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı Garazım yok, reh-i ışkında fenâdan gayrı (Fuzûlî) (Ey sevgili! senin bulunduğun yerde, benim belâdan başka bir kazancım…
MoreBorçlanılan şeyi ödeme. Bir çeşit vergi. Müslümanların, hıristiyanlara ve yahûdîlere yapmakla yükümlü oldukları muâmele şekli, bizzat Resûlullah efendimizin, bütün müslümanlara hitâben yazdırdığı şu mektûbda açıkça bildirilmiştir. Mektûbun tercümesinin bir kısmı şöyledir: Bu…
MoreHarpte düşmandan zorla alınan mal. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Şimdi elde ettiğiniz ganîmetten helâl ve hoş olarak yiyin. (Enfâl sûresi: 69) Ganîmetler bana helâl kılındı. Benden önce hiç kimseye…
MoreGeçmişteki bir hâdise için, bile bile yalan söyleyerek, yemîn etmek. (Bkz. Yemin) Gamûs, günâha ve Cehennem’e sokucu yemindir. Büyük günâhtır. Pişmân olunca tövbe istigfâr edilir. Keffâret verilmez. (İbn-i Âbidîn)…
MoreYahûdîlerin Tevrât’tan sonra mukaddes kitab saydıklarıTalmûd’un kısımlarından biri. Talmûd; Mişnâ ve Gamârâ olmak üzere iki kısımdır. Yahûdî inan ışına göre, Allahü teâlâ Mûsâ aleyhisselâma Tûr dağında Tevrât kitabını (yazılı emirleri) verdiği gibi,…
Moreİyilik etmek. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: İhsân edenlere elbette rahmetim çok yakındır. (A’râf sûresi: 55) İnsanlara, analarına – babalarına ihsân etmelerini söyledik. (Ahkâf sûresi: 15) İhsânın karşılığı ancak ihsândır.…
MoreMîkât denilen mahalde (yerde) hacca veya umreye niyet ederek, peştemal gibi dikişsiz iki parça örtüyü giymek ve telbiye getirmek sûretiyle, daha önce mubah (serbest) olan bâzı şeyleri kendine haram kılmak yâni bunları…
MoreHâlis, temiz etmek, niyyeti düzeltmek, temizlemek, dünyâ menfaatini düşünmeden bütün işlerini, ibâdetlerini yalnız Allah için yapmak. İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allahü teâlâ, ihlâs ile yapılan işleri kabûl eder. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî) Resûlullah…
MoreÖrtmek, gizlemek; tecvidde bir terim. On beş ihfâ harflerinden önce gelen tenvin veya sâkin nunu, izhâr (birbirinden ayırmak) ile idgâm (birbirine katmak) arasında, şeddeden uzak olarak gunne ile genizden çıkarmak.…
MoreKuşatma, çevirme. Allahü teâlâ her şeyi ihâta etmiştir. Her ş eye yakındır ve her şeyle berâberdir. Fakat, bizim alıştığımız, bildiğimiz ve anladığımız ihâta, yakınlık ve berâberlik gibi değildir. Bunlar, O’na lâyık değildir.…
MoreHâinlik etmek, güveni kötüye kullanmak, sadâkat göstermemek. Siz emniyet içinde meclislerde oturursunuz. İhâneti yalnız altın ve gümüşte aramayın. En büyük ihânet, kendisine güvenilerek yanında konuşulan sözleri ilgili kimselere götürmektir. (Hasen-i Basrî) İsyân…
MoreGusl (boy) abdesti almak. Ağız ve burun dâhil bütün vücûdu hiç kuru yer kalmayacak şekilde baştan ayağa yıkamak. (Bkz. Gusl) Abdestte ve iğtisâlde lüzûmundan fazla su kullanmak, isrâf olup, haramdır. (Tahtâvî)…
MoreAldatma, doğru yoldan saptırma. Hakkı unutturma. İslâm nîmetinin elden çıkmasına sebeb olan bir kısı m kâfirler, kendilerine müslüman ismi ve süsü verip, din adamı tanıttırıp, müslümanlığı kendi akılları ile, keyiflerine ve şehvetlerine…
MoreBaşlama tekbîri. Namazın evvelinde “Allahü ekber” demek. Buna Tahrîme tekbîri de denir. Bir gün Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem namaz kılarken bir kimse sabah namazında iftitâh tekbîrine yetişemedi. Bir köle âzâd etti…
MoreYapmadığı hâlde kötü bir işi birisine yükleme, yalan yere birisine suç isnat etme gösterme. Birine suç atma, bühtân. Allahü teâlâ âyeti kerîmede meâlen buyurdu ki: Bak, Allah’a karşı nası l olmadık yalan…
MoreFakîr olmak, muhtâc olmak. Hâlık (yaratıcı) ve râzık (rızıklandırıcı) Allahü teâlâdır. İnsana hâlık ve râzık demekküfrdür. İnsanın s ıfat-ı asliyesi (her zaman bulunan özelliği) acz (elinden birşey gelmeme) ve iftikârdır (İmâm-ı Birgivî)…
MoreOruçlunun, akşam namazı vakti girdikten, yâni güneşin battığı iyice anlaşıldıktan sonra, yiyerek veya içerek orucunu açması. …İftâr zamânında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâya, her kokudan daha güzel gelir. (Hadîs-i şerîf-Sünen-i Beyhekî) ……
MoreBozmak, fitne, karışıklık çıkarmak, bozgunculuk yapmak. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Allahü teâlâ ifsâd edenleri sevmez. (Mâide sûresi: 64) Sarı sabır maddesi balı ifsâd ettiği gibi, kızgınlık da îmânı bozar.…
MoreCinlerin azgın, en zararlı, şerli, korkunç ve kuvvetli cinsi. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Cinden bir ifrit (Süleymân aleyhisselâma); “Sen makâmından kalkmadan ben onu (Belkıs’ın tahtını) sana getiririm. Ben buna…
MoreBir işte, sözde veya davranışta haddi aşma, pek ileri gitme, aşırı olma. Riyâ yâni gösteriş yapanlara karşı tekebbür etmek (kibirlenmek, büyüklenmek) câizdir. Kendinden aşağı olanlara karşı tevâzû göstermek (kendini onlarla bir görmek)…
MoreAlçak, îtibârsız. Allah için tevâzû edeni, Allahü teâlâ yükseltir. Kim de kibirlenirse, Allahü teâlâ rezîl eder. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Cehennem’den kurtulmak isteyen, helâl ve haramları iyi öğrenmeli, haramdan kaçınmalıdır. Allahü teâlânın yasak ettiği…
MoreRezillik, kötü ahlâk, fazîletin zıddı. Huy, iyi veya kötü iş yapmağa sebeb olur. Yâhut da, iyi ve kötü olmayan şeye sebeb olur. Birincisine fazîlet veya iyi ahlâk denir. Cömertlik, şecâat yâni yiğitlik,…
MoreKıyas yolu. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmemiş bir işin hükmünü buna benziyen ve açıkça bildirilen başka bir işin hükmüne benzeterek bulma yolu. (Bkz. Ehl-i Re’y) Eshâb-ı kirâmdan (radıyallahü teâlâ anhüm)…
MoreMüctehid İslâm âlimlerinin, açıkça bildirilmeyen bir mes’ele hakkı nda dînî delillerden yâni Kur’ân-ı kerîm, hadîs-i şerîf ve icmâ-i ümmetten çıkardıkları hüküm, kıyâs. Eshâb-ı kirâm (Resûlullah efendimizin yakın arkadaşları), önlerine çıkan bir işin…
More