Topluluk. Kalbde hâsıl olan mânevî toparlanma, huzur, Allahü teâlâ ile berâber olma hâli. Beş vakit namazı cemâat ile kıldıktan sonra, bütün vakitlerinde Allahü teâlâyı zikretmek (hatırlamak, anmak) lâzımdır. Kalbde başka hiç bir…
MoreGüzellik. Kadın ya malı, ya cemâli veya dîni için alı nır. Siz dîni için alınız. Malı için alan, malına kavuşamaz. Yalnız cemâl için alan cemâlinden mahrûm kalır. (Hadîs-i şerîf-Menâic-ül-İbâd) Allahü teâlânın lütuf…
MoreTopluluk. İbâdet etmek için bir araya gelen topluluk. Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat fazla sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Güzel bir abdest alı p, mescidlerden birine cemâatle namaz kılmak…
More130 dirhem-i şer’îlik (436.8 gram) bir ağırlık ölçüsü birimi. Abdestte ve gusülde, lüzûmundan fazla su kullanmak isrâf olup, haramdır. Sekiz rıtl su ile sünnete uygun gusledilebilir. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, bir…
MoreSınır karakolu; İslâm dînini üstün kılmak, müslümanlardan kâfirlerin şerrini, zararını def etmek için düşman sınırında nöbet beklemek. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Din uğrundaki eziyetlere sabredin ve…
MorePis, murdar. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! İçki, kumar, (tapmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları, ancak şeytanın amelinden birer rics’tir. Onun için bunlardan kaçının ki kurtulasınız. (Mâide…
Moreİrtidâd etme. İslâm dîninden çıkma. (Bkz. İrtidâd ve Mürted) Riddet, niyyetle yâni kalbinden dinden çıkmaya karar vermekle yâhut küfr olan söz veya fiil ile İslâm’dan ilgiyi, alâkayı kesmek ile olur. (İmâm-ı Şa’rânî)…
MoreKalb inceliği ve yumuşaklığı. İslâm âlimleri, dîni, îmânı kuvvetlendiren ve ahlâkı güzelleştiren, şiirleri, kasîdeleri, ilâhîleri ve mevlidleri dinlemek; kalbdeki Allah sevgisini ve rikkati arttırır buyurmuşlardır. (Abdullah-ı Dehlevî) Rikkat, her din ve kitabda,…
MoreGösteriş, iki yüzlülük. Kendini olduğundan başka gösterme. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Veyl (şiddetli azâb) namaz kılanlara ki, namazlarından gâfildirler. Namazı ehemmiyetsiz sayarlar. Riyâkarlık ederler. Namazlarını insanların yanında riyâ ile…
MoreNefsin isteklerini yapmamak. Riyâzet, verâ ve takvâ ile olur. Takvâ, haramlardan sakınmaktı r. Verâ, haramlarla birlikte, mübâhları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan sakınmaktır. (Muhammed Hâdimî) Peygamberlik için, insanda riyâzet ve mücâhede gibi bâzı ş…
MoreEvlenmeden bekâr yaşamayı tercih eden, dünyâdan yüz çevirip, insanlardan uzak yaşayan kimseler, râhibler. Hıristiyanlıkta sâdece ibâdetle meşgûl olan din adamları sınıfına verilen ad. Hıristiyan din adamları evlenmedikleri ve insanlardan uzak yaşadıkları için…
Moreİslâmiyet’in, meşakkat ve zarûret gibi sebeblere bağlı olarak, ibâdetlerde ve diğer işlerde tanıdığı izin ve kolaylık; azımetin zıttı. Allahü teâlâ, azîmetle iş yapmayı sevdiği gibi, ruhsatla yapmayı da sever. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât) İslâmiyet’te…
MoreÎsâ aleyhisselâmın lakablarından (isimlerinden). Muhammed aleyhisselâm Habîbullah (Allahü teâlânın sevgilisi)dir; İbrâhim aleyhisselâm Halîlullah (Allahü teâlânın dostu)dır. Mûsâ aleyhisselâm kelîmullah (Allahü teâlâ ile konuşan)dır, Îsâ aleyhisselâm ise Rûhullahtır. (Ahmed Cevdet Paşa) Kıyâmet (yeniden…
Moreİki kişinin karşılı klı olarak, öldükten sonra sâhib olmaları şartıyla birinin malını diğerine bağışlaması yâni sen ölürsen evin benim olsun, ben ölürsem evim senin olsun şeklindeki hibe. Rukbî hibe, tarafeynin (İmâm-ı a’zam…
MoreÖlü, kabre konduğu zaman, kendisine gelen melek. İbn-i Mes’ûd’dan (r.anh) rivâyet olundu ki: Yâ Resûlallah! Ölü kabre konduğu vakit ilk karşılaşacağı şey nedir diye soruldu. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:…
More1.Hak, doğru yol. Allahü teâlânın birliği (tevhid) inancı. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: (Cinlerden bir topluluk) dediler ki:Biz, rüşde ulaşt ıran benzeri görülmemiş bir Kur’ân dinledik. Biz de O’na îmân ettik. Bundan…
MoreHaksız yere para, mal v.s. almak veya vermek. Rüşvet alana, verene ve bunlar arasında rüşvete vâsıta olana da Allahü teâlâ lânet etsin. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir) Resûlullah efendimiz kı yâmet alâmetlerini sayarken buyurdu ki:…
MoreDüş. İnsanın kalbinin ve duyu organlarını n dünyâ işleriyle olan meşgûliyetinin kısmen kesildiği, uyku, bayılma ve istiğrak (mânevî coşkunlukla kendinden geçme) gibi hallerde gördüğü şeyler. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Ey İbrâhim!…
MoreZaman birimi, altmış dakikalık zaman, bir günün yirmi dörtte biri. Gecenin on iki kısmından bir kı smı nı (bir saat kadar) ihyâ etmek (ibâdetle geçirmek), bütün geceyi ihyâ etmek olur. Yaz ve…
MoreSecde eden. Namazda alnını ve burnunu yere koyarak secde eden. (Bkz. Secde) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: İblîsten başka bütün melekler secde ettiler, o (iblis) sâcidlerden olmadı. (A’râf sûresi:11)…
MoreVelî, Allahü teâlânın sevgili kulları. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Ey mü’minler! Allahü teâlâdan korkun ve dâimâ her zaman sâdıklar ile birlikte bulunun. (Tevbe sûresi: 120) Doğru, yalan ve uydurma olmayan. Doğru…
MoreBaşkasına eziyet ve sıkıntı vermekten, sapık işleri yapmaktan zevk alan ruh hastası kimse. Tıp ve fen fakültelerinde okuyup da, mahlûklardaki san’at inceliklerini, aralarındaki hesaplı bağlantıları gören ve anlayabilen aklı başında bir kimsenin,…
MoreTemizlik, hâlislik, paklık. Safvet ancak güzel ahlâk ile mümkündür. (Celâleddîn Muhammed Devânî) Safvet niyete bağlıdır. Niyeti hayır olanın âkıbeti (sonu) de hayır olur. Niyeti bozuk olanın âkıbeti de bozuktur. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)…
MoreKüçük günâhlar. Küçük sayılan günahlar. (Bkz. Günâh-ı Sağîre) Sagâiri tekrâr işlemekte ısrâr etmek, büyük günâhtır. (Muhammed İznikî) Sagâirden birini yapmamak bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden daha sevâbtır. (Abdülhakîm Arvâsî) Farz namazları vakti girmeden…
MorePeygamber efendimizi sağlığında ve peygamber iken bir ân gören, eğer âmâ (gözü görmüyor) ise bir ân konuşan büyük ve küçük müslümanlardan bir tânesine verilen isim. Sahâbîleri aleyhimürrıdvân sevmek, onlara bağlı olmak, insanlar…
MorePeygamber efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem sağlığında bir an gören, eğer âmâ ise (gözü görmüyorsa), bir an konuş an, îmân etmiş büyük-küçük mü’minlerin birkaç tânesine veya daha fazlasına verilen isim. Sâhib kelimesinin…
MoreBüyü ve sihir yapan. (Bkz. Büyü) Sihir yapmak büyük günâhlardandır. Sâhir tövbe etmezse muhakkak Cehennem’dedir. (Muhammed Rebhâmî) Sâhir, sihir ile istediğini elbette yapar, sihir muhakkak te’sir eder diyenin ve inananın îmânı gider.…
MoreUyanıklık, aklı başında, şuuru yerinde olma hâli, sekr hâlinin zıddı. Tasavvufta kendini kaybetme hâlinden kurtulup, ayılma hâli. Fenâdan sonraki bekâ hâli. Sahv hâlinde olan, emirlere uygunsuz davranabilir. Ancak bu davranış, Allahü teâlânın…
MoreEmvâl-i zâhirenin zekâtını toplayan me’mûr; sâime (senenin ekserisini çayırda otlayan) hayvanların ve toprak mahsûllerinin zekâtlarını toplamakla vazîfeli kimse, zekât me’muru. Dört çeşit zekât malından ikisine yâni zekât hayvanları ile topraktan elde edilen…
MoreAllahü teâlânın, kendisinden râzı olduğu kimse. Cennetlik. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Sa’îd olanlara gelince, onlar Cennet’tedirler. (Hûd sûresi: 108) Şakîler dünyâya sarılır, sa’îdler, bâkî olana (ebedî, sonsuz olan âhirete) sarılır. (Abdülhakîm…
More