Arapça, bir şeyin altını üstüne getirmek, çevirmek, vs. gibi anlamları ihtiva eden bir kelimedir. Biyolojik ve anatomik olarak insan göğsünün sol tarafında bulunan çam kozalağına benzeyen bir et parçasıdır. Ana rahminde, insan…
MoreArapça, mahvetmek, ezmek anlamlarında bir kelime. Mukabili lütûf’tur. Nefsi, Allah’ın yardımı ile ezmek, dizginleyip ona galip gelmek. Allah’ın tecellîleri, ya kahr sıfatıyla, ya da lütuf sıfatıyla olur. Olgun sûfiler, her iki tecellîyi…
MoreKâf, Kur’ân-ı Kerim’de ellinci surenin adıdır. Kur’ân-ı Kerim’in mukattââtındandır. Allah’ın isimlerinden birinin “Kâf” olduğu söylenir. Kudret sahibi anlamına geldiğini söyleyenler olduğu gibi, dünyayı çepeçevre kuşatan dağın adıdır diyenler de vardır. Bu dağın…
MoreOsmanlı döneminde, padişahlar Kadir gecesinde, teravihe, saray dolayındaki camilerden birine özel bir alayla giderlerdi. Bu tören hakkında Ata Tarihi yazarı şunları anlatır: “Kadir gecesinde alâ-yı vâlâ ile Ayasofya Cami-i şerifine azimet buyurulması…
MoreArapça, tutmayı ifâde eden bir kelimedir. Daralma, kapanma gibi manaları da vardır. Bu terim, bast ile birlikte kullanılır. Bu durumda kabz ve bast, sâlikte bulunan iki zıt hali anlatır. Biri emin olunan…
MoreYer yüzünde Allah’a ibâdet edilmek üzere inşâ olunan ilk mâ’bed. Vuslat makamı. Kalbin Hakk’a, sevgiliye, bembeyaz ihram giyerek, yani güzel huylarla süslenmiş olarak yönelmesi. Tasavvuf erbabına göre, iki türlü Ka’be söz konusudur:…
MoreArapça olan bu kelime Türkçe’de de aynı mânâda kullanılır, ifadeyi, dilin yardımcılığı olmadan bir başkasına haber vermek. İnce manalar içerdiği için konuşanın ibareyle açıklayamadığı şey. Manevî olgunlukta, zirve (cem) de iken işaret…
MoreArapça, yardım istemek demektir. “Meded yâ şeyh!” “Meded yâ Gavs!” diye maneviyat üstadlarından yardım isteme olayına istimdâd denir. Müridin başı dardadır “Meded” diye samimi bir şekilde yardım ister. Allah şayet dilerse bu…
MoreArapça, düzeltmek, bir şeyi doğrultmak demektir. Taate yapışmakla birlikte günahtan kaçınmak, istikametin hakikatini nebiler ve velilerin büyükleri bilir. Üç çeşit istikamet vardır: 1. Kelime-i Şehadet üzerine olan dil ile istikamet, 2. İrade…
MoreArapça açmak anlamına gelen bir kelime. Bu terim “Biz sana apaçık bir fetih nasib ettik” (Fetih/1), “Üzerlerine herşeyin kapısını açtık” (En’am/44), “Belki Allah fetih, ya da kendi katından bir iş getirir de,…
MoreArapça, yokluk, bulunmama, eksiklik gibi mânâları ihtiva eder. Tasavvuf ıstılahında ifade ettiği mânâ şudur : Kalbin, yaptığı müşahede sonucu, hissedilecek (mahsûs) leri hissedemez hale gelmesi. Yani, tat, renk, koku, ses vs. gibi…
MoreArapça, virdler demektir. Her vakit dil ve ağızda dolaşan söz. Tarikatların pirleri veya onlardan sonra gelen şeyhler tarafından düzenlenen virdler, müridler tarafından belli bir zamanda belli bir sayıda, bireysel veya toplu olarak…
MoreArapça, meyveler demektir. Ana isimler (aslî isimler)in toplanıp bir araya gelmelerinden birtakım başka isim ve mânâlar ortaya çıkar ki buna, esmar (meyveler) denir. Nikah da denilen, küllî esmâr beştir: İlâhî isimlerin içtimâi…
MoreArapça, benlik anlamında bir kelime. Kuldan ortaya çıkan her şeyin, kendisine dayandırıldığı gerçeğe “enâniyye” veya “enîniyye” denir. Bu izafete şu örnekler verilebilir: Nefsim, elim, ruhum vs. senin hakikatin ve bâtının, Hakk’ın gayrıdır.…
MoreArapça. Bir’i ifade eder. Sıfat ve isimlerin çok olmasına karşılık, Allah’ın zâtındaki Birlik, bu kelime ile ifade edilir. Cürcânî’nin ifadesi ile Bir’in taayyünlerindeki itibar, iskât ve isbat gözönüne alınmaksızın, zât’ın “O, odur”…
MoreArapça, fertler demektir. Rical olanlar için kullanılır, kutbun nazarının dışında olanlara efrad denilir. Bu gruba dahil olan ricalin sayısı iki, üç veya daha fazladır. Efrad, Allah tarafından memur oldukları hizmetleri yerine getirir.…
MoreEdeb, tasavvuf okulunda önemli bir husustur. Edeble davranma, canlıya, cansıza, insana, hayvana, her şeye, herkese yapılmalıdır. Mutasavvıflar cansız varlıklara, bir tür dirilik atfederler (pan-bioism). Bu sebeble, cansız varlıklara da edeb üzere davranırlar.…
MoreArapça, iyi ahlak, güzel terbiye, utanma, zarafet, usluluk, insanlara kavlen, fi’len güzel davranışta bulunmaktan ibarettir. Cürcanî’ye göre, hatanın her çeşidinden sakınmayı bilmektir. Edeb’den, şeriat, hizmet ve Hakk’ın edebi anlaşılır, ilki, dinin zahirine,…
MoreArapça oğullar demektir. Dünya için çalışanlara, ebnaü’d-dünya; âhiret için çalışanlara ebnaü’l- âhire denilir. Her ikisi için çalışanlara ebnâü’l-mecmû denir. Ebnâü’l-Ahvâl: Hallerin etkisi altında kalan ve ona göre hareket edenler. Âbâü’l-Ahval: Hallerin etkisi…
MoreArapça, iyiler demektir. Allah’ın sevgili, iyi kullan için kullanılan bir tabirdir. Ahyâr kelimesi ile aynı mânâya gelir, abdal kelimesi ile de mürâdif olduğu söylenir. Mukarrabûn derecesinin altındadır. Bu gruba mensub olanlar ikiye…
MoreFarsça, yamalı cübbe veya murakka demektir. Tasavvufta melâmî meşrebi benimseyenler, nefis kibir ve enaniyetini kırmak için yamalı cübbe giyerlerdi. Kalp kırıklığı, makam olarak, şuur altına yerleştiğinde, yani dıştaki jende, kalpte zuhur edince…
MoreArapça, bir şeye bitişik olmak, eklenip bağlanmak anlamınadır. Kulun kendi zatını, tek olan mevcutla bitişik görmesi. Aksi halde kendi zatıyla sınırlanmış olur. Sâlik bu durumda medet ve vücudun kesintisiz olarak geldiğini görür.…
Moreİbadet için kulun kendini bir yere hapsetmesi anlamında Arapça bir kelime. Bakara Suresi 187. âyeti başta olmak üzere bu kelimenin türevleri, Kur’an’da dokuz yerde geçer. Muhyiddin ibn Arabi, itikafı şehvetin kontrol altına…
MoreArapça, aydınlatmak demektir. Bu kelime aydınlanma (illümination) yönünde Suhreverdî Mabtûl tarafından geliştirilmiş ve onun kurduğu sistem “Mezhebü’l-İşrâk” veya “İşrâkiyye” olarak adlandırılmıştır. Ruhun arındırılması sonucu doğan iç ışık ile aydınlanma, insanı hakikate götürür.…
MoreŞaşkınlığı ifâde eden Arapça bir kelime. Hayret, Allah hakkında hırslı olmakla, ümitsiz olmak arasında bir duraktır. Aynı şekilde, korku ve rıza, tevekkül ve recâ arasında bir duraktır. Hayret, derin düşünce ve Allah…
MoreArapça, utanmak manasına bir kelime. Nefsin bir şeyden çekinmesi ve o konuda yerilmekten korkarak terketmesidir. İmanî haya, mümini günah işlemekten alıkor. Zira o, Allah’tan korkar. Bir de nefsanî haya vardır ki, edeb…
MoreArapça, akla gelen, hatıra gelen, hatırlayan gibi manaları olan bir kelimedir. Kâşânî’ye göre, kulun katkısı olmadan gelen, hitaptan kalbe doğan şeye hatır denir. Hitâb olarak gelenler dört kısma ayrılır: Rabbanî hatır; sebebi…
MoreArapça, çekememek, hased etmek manasına bir kelime. Tasavvuf ehline göre, hased kendisine nimet verilen kişiden, o nimetin gitmesini arzu etmek demektir. Hasedin, insana ait hallerin en kötüsü, şeytanın fiillerinin en güzeli olduğu…
MoreArapça, övmek manasınadır. Ululama, yüceltmeyi, ifâde etmek üzere methetmek, sena etmek demektir. Hamd üç çeşittir: Maddî dil ile yapılanıdır ki, genel olarak halkın yaptığı budur. Bu durumda olan kişi, kalbi tasdik ederek,…
MoreFarsça olan bu kelime Türkçe’de de aynı anlamdadır. Çiğ, olgun olmayan, pişmemiş manalarını içerir. Manevî olgunlaşma yolunun henüz başlangıcında bulunan kişiye, ham denir. Ruhen olgunlaşmayanlara ham dendiği gibi, pişmiş, olgunlaşmış olanlara da…
More