Arapça, önceki, geçen, anlamına ism-i fail. Sabık, hallere sahib kişiye denir. Bu durumdaki kişi, Allah’ın muradı karşısında, kendi isteğinden vazgeçmiştir. Sâbık’ın Allah’a heybet üzere ibadet ettiği, Rabbisini unutmadığı, belâlardan lezzet aldığı söylenir.…
MoreÖne geçen, önceki manasında, Arapça bir kelime. Kâşânî bu terimi şöyle tarif eder: Kur’an-ı Kerim’de “inananlara Rableri katında yüksek makamlar bulunduğunu müjdele” (Yunus/2) âyetinde işaret edilen ezelî inayete ‘sabıka’ denir.…
MoreArapça, parlak ve güzel yüzlü anlamında bir tamlama. Kâşânî, Allah’ın Cevvâd (çok cömert) ismine mazhar olan ve bunu kendinde gerçekleştiren kişiye, sabîhu’l-vech tâbirini kullanır. Camiu’s-Sağîr’de bu konuda bir hadis zikrolonur: “Hayrı, güzel…
MoreHoca Alâeddin Ali Ahmed Sâbir (ö. 690/1291) tarafından kurulan bir tasavvuf okulu. Çiştiyye’nin kollarından biridir.…
MoreBirini bir şeyden alıkoymak, hapsetmek, tutmak, dayanmak, sabretmek vs. gibi anlamları olan Arapça bir kelime. Başına gelen belalara, sıkıntılara dayanmaya sabır dendiği gibi, Allah’a ibâdette devam ve isyandan sürekli kaçmaya da sabır…
More: Yusuf Suresinde Hz. Yakub(a)’un, hüzün ve şikayetini kullara değil, sadece Allah’a yapması, insanlara şikâyetlenmemesi şeklinde olan sabıra, sabr-ı cemîl, yani güzel sabır denir. Mutasavvıflar, belânın Allah’tan geldiğini, insanlara sızlanmanın, dertlenmenin, bir…
MoreBu atasözü, sabrın sonunda, mutlaka iyiliğe kavuşulacağına, ancak bunun için biraz sıkıntı çekilmesi gerektiğine işaret vardır. Nitekim âdetullah da böyledir. Önce zorluk ve sıkıntı (usr) sonra, kolaylık ve iyilik (yüsr). inşirah suresinde,…
MoreBu söz de, koruğun zamanla üzüm, dut yaprağının da kendisini yiyen ipek böceğinin karnında ipek haline dönüşeceğini bildirir. Sabırlı ol da, molla desinler : Mollalık, uzun yıllar ağır bir eğitim-öğretim sonucu elde…
MoreBu söz, sabırla pek çok sıkıntıdan kurtulmanın mümkün olacağını ifade eder. Sen adli zulüm sanma. Teslim ol oda yanma. Sabret sakın usanma. Mevlâ görelim n’eyler, N’eylerse güzel eyler. Deme şu niçin şöyle,…
MoreSabahleyin yenilen veya içilen, erken sağılan süt, sabah içilen şarap gibi, anlamlan ihtiva eden Arapça bir kelime. Irakî, bu ifâdeyi sohbet anlamında kullanır. Peymane-i hurşîd ile her subh ederiz ıyş, İsa ile…
MorePas anlamına Arapça bir kelime. Nefsin kötülüklerinden meydana gelen karanlık ve maddî şekiller dolayısıyla, kalbin üzerinde oluşan ince perdeye denir. Bu perde, hakikatlerin kabulüne ve tecellî nurlarının alınmasına engel teşkil eder. Kâşânî,…
MoreArapça, Allah rızası için ihtiyaç sahiplerine verilen şeye sadaka denir. Kelime kök olarak sıdk, doğruluk, doğru olmaktan türemiştir. Sevap kazanma ümidiyle, fakire bir miktar aynî veya nakdî yardımda bulunma anlamıyla, dinî tarifi…
MoreArapça, göğüs anlamına gelen bir kelime. Ruh, kalbin bir mertebesi, Şerh-i sadr: 1. Hz. Peygamber (s)’in göğsünün yarılması olayı, 2. Gönlünde, ilâhî marifet pırıltıları zuhur eden sufînin durumu. Kalbin her türlü pislikten…
MoreSafa; safî olmak, bunanıksız duru olmak; safvet ise bir şeyin hâlisi, hayırlısı, iyisi anlamında iki Arapça kelimedirler. Safa, nefsânî özelliklerden arınmayı ifâde eder. Kâşânî, safvet-i “gayrılık pisliğinden arınmayı gerçekleştime” olarak tanımlar. Safânın…
MoreArapça, düşünce arılığı, tefekkür temizliği demektir. Cürcanî bunu, “nefsin, sıkıntısız olarak gayeye ulaşmayı sağlayan kabiliyeti” şeklinde tanımlar. Riyazet ve mücâhede ile saflaşan zihin, bir takım ulvî ve manevî gerçekleri idrâk eder hâle…
Moreİyi bakış, kötü bakış anlamında iki ifâde. Kem, Farsça’da, kötü manasınadır. Temiz, garazsız, şehvetsiz bakışa safa nazar denir. Şeyhin, müridine himmet dolu, yetiştirici ve feyz verici olan bakışma da, safâ-nazar denir. Bu…
MoreSaffa mensub anlamına Arapça bir kelime. Bunlar sufîlerdir. ilk safta namaz kılmaya rağbet etmelerinden dolayı, onlara bu isim verilmiştir.…
MoreAllah’ın saflaştırdığı arındırdığı anlamında Arapça bir terkip. Bu, Hz. Adem hakkında kullanılır.…
MoreSaf, Arapça yanyana düzgün bir şekilde dizilmekten meydana gelen sıraya denir. Cemâatle olan namazlarda, sadece bir kişinin üzerinde namaz kılabileceği kadar küçük, saffı düzgün tutmaya yarayan seccadelere, saf seccadesi denir. Bu seccadeler,…
MoreFarsça, kadeh demektir. Gayb nurlarını görmeye ve mânâları idrak etmeye yarayan şeye, sağar denir. Bu, arif kişinin gönlüdür. Arifin gönlü, açıklamaya paralel olarak, mecazî anlamda humhâne, meygede ve meyhane olarak da isimlendirilmiştir.…
MoreYapılan hayrın sırf Allah için yapılması gerektiğini ve bundan başka bir gaye güdülmemesi icâbettiğini bildiren bir atasözü. Yaptığın hayrı ve sana yapılan kötülüğü unut, esprisi içinde bu atasözü, aynı zamanda, yardım yapılanın…
MoreArapça, bulut anlamınadır. İlahî feyz, mukaddes feyz, kerem bulutu gibi anlamlar yüklenen bu kelime, rahmetin menbaı ve her şeye hayat veren suyun, yücelerden kopup geldiği bulut olarak da tanımlanır.…
MoreArapça, arkadaş manasınadır. Cürcânî sahabeyi şöyle tanımlar: “Her hangi bir şey rivayet etmese de, Hz. Peygamber (s)’i gören ve onunla sohbet eden kişiye denir. Hatta sohbetinde bulunmayıp sırf görse bile, o kişiye…
MoreArapça, arkadaş, dost, bir şeyin mâliki anlamınadır. Tasavvuf ıstılahı olarak; sohbete iştirak eden, mürid, musâhib, ehl gibi mânâları vardır. Bu kelime ile ilgili bazı tâbirler şunlardır: Sâhib-Kırân: Kıran, iki kutlu veya kutsuz…
MoreSâlikin manevî terakkî yolunda uğradığı makamda, bir süre kalıp, onun özelliğini kazanmasına denir.…
Moreİradesini Allah’ın iradesinde eritmiş olan olgun kişiler üzerinde, Allah’ın bir takım tasarruflarda bulunmasıdır ki, burada sufî gerçek mutasarrıf değildir, ancak meydana gelen tasarrufun âleti durumundadır. Allah’ın kendisine farz, nafile vb. gibi ibadetlerle…
MoreZamanın sahibi, o zamanın kutbudur. Bu tâbir, zamanın etkisinden kurtulmuş, geçmiş, gelecek düşüncesinden sıyrılmış, ân-ı vahidi yakalayan ve onu sürekli yaşayan kişidir. O, bu durumuyla zamanı aşmıştır. Zira Allah’ın vechinden başka her…
Moreİnce düşünce, ihatalı, geniş olarak tefekkür ve görüş gücüne sahip kişiye denir. Kuşeyrî, sahib-i basireti şöyle anlatır: Kralın biri, tebasından bir adamı kendine nedim edinir. Halbuki onun, zahirî olarak dikkat çeken hiç…
MoreSâhilü’l-Melekî nisbesi ile tanınan Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed Abdürrahman el-Ensarî (ö. 736/1535) tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu.…
MoreLügatta çöl, sahra manasına gelen Arapça bir kelime. Ruhanî âlem.…
More