Arapça, oruç demektir. Samediyyet sıfatıyla sıfatlanmak üzere, beşerî olarak hoşa gitmeyen şeyleri yapmaktan sakınmak. Bu herkesin gücü yani orucu nisbetinde olur; neticede, o kişide Hak’ın tecellîleri zuhur eder. Bu tür kendini riyazete…
MoreArapça, hamle ve hücumu ifade eden bir kelime. Haller sebebiyle mürid ve mutavassıtların, kendi durumunda olanlara, sözlü sataşmada bulunmaları. Bu zemmolunmuştur. Kişinin kendinden üstüne dil uzatması küstahlık, altında bulunana konuşması tamamen ma’rifetten…
MoreArapça, ibadethane anlamında bir kelime. Islâmın erken dönemlerinde, zaviyelere, savma’a denirdi. Hristiyan mistikleri de, uzlete çekildikleri yerlere savma’a adı verirlerdi. Hristiyanların savma’asına, manastır adı da verilir. Bu gibi yerler, tefekküre engel teşkil…
MoreArapça, ses manasına gelmekte birlikte, günümüzde, kullanım olarak rey, oy manasına da gelir. Dindarlıkla birlikte güzel sesin, kalbinde Allah sevgisi bulunanlarda olduğu, ve güzel sesin bir Allah vergisi bulunduğu kaydedilir. Muhasibi, şu…
MoreArapça, av demektir. Tasavvufta, kulu, Allah’a çeken cezbe ve hicran makamı olarak tanımlanır. …
MoreFarsça, gölge anlamında bir kelime. Mecazen lütuf ve ihsan anlamına gelir. Erbab-ı tasavvuf, başarılı olduğu bir işi anlatırken, kendi varlığını ortadan kaldırmak için, “Rabbimin sayesinde”, “sâye-i erenlerde”, “pîr sayesinde” gibi ifâdeler kullanırlar.…
MoreAhmed izzeddin Sayyâd (508/1114-620/1223) tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu. Rifâiyye’nin kollarından biridir.…
MoreSeb’a, Arapça’da yedi (7) demektir. Esnaf teşkilatı reislerinden birine bu ad verilirdi. Ahî teşkilâtında yedinci mertebeyi elde edenlere, “şeyh” unvanı verildiği için, esnaf teşkilâtında da kullanılmıştır. Fütüvvetnâme’ye göre, Ahi halife gibidir. Şeyhin…
MoreArapça, vasıta, araç demektir. Kul ile Allah arasındaki vasıtaya denir. Tasavvuf erbabı için sebep değil, onu yaratan müsebbib yani Allah büyük önem arzeder. Sufiler kendilerini sebeple değil, sebebin Yaratıcısı ile meşgul ederler.…
MoreYedi deniz manasına Arapça bir ifâde. Tasavvuf yoluna girenlerin takip ettikleri yedi meşreb, yedi yol: Sekr, vecd, berk, hayret, şuhûd, nûr-ı kurb, velâyet-i vücûd.…
MoreKırlık, çorak yer, gübre vs. gibi anlamları olan Arapça bir kelime. Allah’ın yarattığı mahlukatındaki karanlığa denir. Allah, bu karanlığa nurundan saçmış, bu nurun değdiği kimseler hidayete ermiş, aksi durumda olanlar sapıklıkta kalmıştır.…
MoreArapça, yol anlamına gelir. Hayır ve sevab ümidi ile parasız su dağıtılan, etrafı parmaklıklı ve çoğunlukla kubbe ile örtülü olan binalara, sebil veya sebilhane denir. Susuzluktan kavrulan ciğerleri ferahlandırmak, serinletmek konusundaki teşvik…
MoreFilozof ibn Seb’in (ö. 669/1270) tarafından kurulan bir tasavvuf okulu. Cüneydiyye’nin kollarından biri.…
MoreŞeyh Süleyman Sebsebi tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu. Rifaiyye tarikatı şubelerinden biri.…
MoreEbu’l-Abbas Ahmed b. Ca’feri’s-Sebtî (ö. 601/1205) tarafından kurulmuş, Medyeniyye’nin kollarından bir tasavvuf okulu. (vahdet) şarabının kadehi, mutlak feyz kaynağına da, bu isim verilir.…
MoreArapça, yedi çiftler demektir. Fatiha suresinin bir başka adı. Ayn ve ilim mertebelerindeki yedi çeşit zuhuru bakımından Hakk’ın zatı.…
MoreFarsça, yeşillik demektir. Sebz yeşil anlamına. Hakiki vahdetle birleşen mutlak kemal.…
MoreArapça, namaz kılmaya mahsus dikdörtgen şeklinde küçük boyutlu halı. Şeriat, tarikat ve hakikati gösterir. Bu üçünü tam olarak gerçekleştiren dervişe, seccade denir. Gerçekleştiremeyen dervişe de, mecazen seccade denir. Hafnî, bu kelimenin Farsça…
MoreFarsça iki kelime olup, seccadede oturan demektir. Şeyhler hakkında kullanılan bir tabir. Bu manada olmak üzere, şeyhe post-nişin (postta oturan) de denir. Şeyhler, tekkelerde seccade veya post üzerinde oturdukları için, bu adla…
MoreArapça, secde etmek, Allah’ı tazim için, yüzü yere koymak anlamını ifade eden bir kelime. Mukaddes zatın sürekli zuhuru ile, beşerî özelliklerin silinip yok olması, iki türlü secdeden söz edilir: 1) Küllî secde:…
MoreArapça, kalbin secdesi demektir. Kaşanî bu tabiri şöyle açıklar: Şühud sırasında Hak’ta fani olmaktır. O bu halde vücud uzuvlarını kullanamaz.…
MoreArapça, şükür secdesi anlamına bir ifade. Mevleviler, namaz kıldıktan sonra, namaz kılma nimetine muvvaffak kılması sebebiyle, Allah’a teşekkür için, şükür secdesi yaparlardı.…
MoreCenaze namazı için kullanılan bir tâbir. Bilindiği gibi, cenaze namazında rükû ve secde yoktur.…
MoreArapça, sefihlik, ahlaksızlık gibi manaları ihtiva eder. İslam’ın veya aklın aksine bir iş yapmak.…
MoreArapça, yolculuk demektir. Cürcanî ve Kaşanî, zikir vasıtasıyla sufînin Allah’a doğru yolculuk yapmasına, sefer derler. Dört türlü sefer vardır: 1) Seyr ilallah (Allah’a doğru yolculuk), 2) Seyr fillâh (Allah’ta seyr), 3) Seyr…
MoreArapça ve Farsça’dan oluşan bir sözcük. Vatanda yolculuk yapmak demektir. Bu bir Nakşbendîyye tâbiridir. Sâlikin, fena huylardan iyi huylara yönelmesi: beşerî sıfatlardan, melekî sıfatlara ulaşması demektir. Maddî yolculuk ile, bir kimsenin kötü…
MoreMevlevî tâbiridir. Dedeler ve muhiblerden birinin, Konya’ya veya Hac amacıyla, Mekke’ye gitmesi sırasında okunan gülbanktir. Derviş, yola çıkarken, dede ve diğer dervişler (canlar) kendisiyle musafaha yapar, daha sonra Dede Efendi dua ederdi.…
MoreArapça, cömertlik demektir. Sehâ, Allah’ın sıfatlarındandır. Allah, mutlak olarak kerimdir. Cüneyd, cömerdi, seni vesileye muhtaç bırakmayandır, diye tanımlar.…
MoreÇin’in çeşitli şehir ve bölgelerinde mevcut yaşam koşulları ve insan nüfusunun ulaştığı tehlikeli boyut bütün dünya kamuoyu tarafından bilinmektedir. Özellikle Çin’de yükselen işsizlik, düşük maaş ve düşük yaşam standartları insan hayatını tehdit…
MoreKonularına göre ayrılmış en büyük felsefe film listesini sizlerle paylaşıyoruz. Başlıca konular şu şekilde: Septisizm ve Radikal Aldanma, İyi Bir İnsan Olma Üzerine, Determinizm, Özgür İrade ve Ahlak, Bireycilik Ve Toplumculuk, Ölüm…
More