Bireylerin bilgi, tutum ve davranışlarında meydana gelen oldukça sürekli değişikliklere öğrenme denmektedir. Günün her vaktinde birey, çevredeki uyaranları algılar, işler ve kodlar. Bu şekilde yaşam deneyimleri yoluyla her gün yeni bilgiler edinilir, tutum ve davranışlar geliştirilir. Öğrenme süreci okul yaşamında ana uğraştır ve biçimlendirilmiş (formel/şekilsel ve resmî) yollardan gerçekleştirilir. Yetişkin yaşamında ise doğal (informel/şekilsel olmayan ve gayriresmî) öğrenme süreçleri daha merkezî bir konumdadır. Toplam öğrenmeler içinde informel yollardan gerçekleşenlerin oranı kimi araştırmacılara göre daha fazladır.
Aile ve iş yaşamı, mesaisinin büyük kısmını alan yetişkinlerin çoğunun öğrenme süreçlerine ayırabildikleri süreler bu sorumluluk ve meşguliyetleri nedeniyle azalmaktadır. Buna karşın yaşamın çeşitli dönemlerinde yeni sorumluluk, rol ve ilgileri karşılayacak öğrenme ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır. Çocuğu olan bir babanın çocuk bakımı konusunda bilgilere ihtiyaç duyması ya da tüm toplumu etkileyen bir yasal düzenlemenin anlaşılması ihtiyacı gibi.
Bu nedenlerle yetişkinler genellikle, bir iş ortamında veya gündelik yaşamda kullanılabilecek, uygulamaya dönük bilgi ve becerileri öğrenmeye odaklanırlar. Zaman kısıtlılığı nedeniyle de bu bilgi ve becerileri edinmede acelecidirler.
Yetişkinlerde, gelişime bağlı ve beyin hücrelerinin işlevi ile ilgili olan zekâ (akıcı zekâ) yaş ilerledikçe azalırken tecrübeye dayalı zekâ (billûrlaşmış zekâ) artmaktadır. Özellikle toplum-sal konuları yetişkinler, çocuk ve gençlere göre daha iyi öğrenebilmektedirler.