“Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktır. O temiz olanlar iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır.” (Nûr, 24/26)
Allah insanları bazı ihtiyaçlar içinde yaratmıştır. İnsanlar yaşamak için yemek yemeğe ihtiyaç duyarlar. İnsanlar olumsuz hava şartlarına karşı barınmaya muhtaçtırlar. Bunun gibi, insanların neslin devamı için evlenmeye ihtiyaçları vardır. Evlilik insanların cinsel ihtiyaç-larını meşru bir yoldan gerçekleştirdikleri, ahlakî ve insanî bir kurumdur. Evlilik sırf cinsel boyutla da açıklanamaz. Evlilikte, ‘paylaşım’, ‘sosyalleşme’, ‘işbölümü’, ‘hayatın zorluklarına birlikte karşı koyabilme’ gibi daha başka pek çok fayda da vardır.
Evliliğin sağlam temellere oturabilmesi için yuvamızın takva, yani Allah korkusu te-meline dayanması gerekir. Evliliğe adım atan çiftlerin, temiz ve iffetli olarak aile yuvasını kurmaları önemlidir. Bu iffet evlilik boyunca da korunmalıdır. Yukarıda mealini verdiğimiz ayette iffetlerini koruyamamış ve zina etmiş kötü kadın ve kötü erkeklerin birbirlerine layık oldukları; fakat temiz erkek ve temiz kadınların ancak birbirleriyle evlenebileceği beyan edilmektedir. İffetlerini korumuş insanlar için bir bağışlanma ve çok değerli bir rızkın da olduğu müjdesi verilmektedir. Kuşkusuz bağışlanma ve rızkın nihai noktasında Allah’ın bahşettiği cennet nimetleri vardır. Fakat bu müjdeye dünyevî anlamda denk düşen rızk, hiç kuşkusuz evlerimizin neşesi, aile yuvalarımızın meyvesi ve bereketi çocuklarımızdır.
Peygamber Efendimiz, yeni evlenen bir insanı tebrik edeceği zaman “Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, eşini de, seni de hayır ve iyiliklerde ortak etsin” diye kısa bir dua yapardı (Ebû Dâvûd, “Nikâh”, 2130). Evliliğin Allah’ın ihsan ettiği bereketle başlaması ve eşlerin evlilik hayatı boyunca hayır ve iyiliklerde ortak olabilmeleri için iffet ve namus ön şarttır.
Bu anlamda sevgili Peygamberimiz, çocuk eğitiminin çocuk henüz dünyaya gelmeden başladığını düşünür. Efendimiz, daha çocuk ana rahmine düşmeden onun ahlakî nüvesinin zarar görmemesi için, anne ve babaya bazı sorumluluklar yükler. Anne ve baba her şeyden önce iffetlerini korumuş olmalıdır. Haram lokma yememelidir. Evliliğin gerektirdiği karı koca münasebeti sırasında bile bazı hususlara dikkat edilmelidir. Peygamber Efendimiz, “Biriniz, karısının yanına (karı koca münasebeti için) geldiğinde ‘Allah’ın adıyla, Allah’ım! Şeytanı (yuvamızdan) uzak tut. Şeytanı bize bahşedeceğin rızktan/çocuktan uzak tut’ diye dua eder ve eş-lerin böylece bir çocuğu olursa, (bu duanın hatırına), şeytanın, o çocuğa gelecekte verebileceği bazı zararlar engellenir.” buyurmuşlardır (Buharî, “Vudû”, 141).
Anne ve babalar çocukların fiziksel, aklî ve ruhî bakımdan sağlıklı gelişebilmesi için ellerinden geleni yapmalıdır. Hayatta başarı tek boyutlu bir olgu değildir. Anne ve baba ço-cuğunun nasıl ki, tahsil hayatında elde ettiği başarılarla mutlu oluyorsa, çocuğunun ahlakî güzellikleriyle de öylece mutlu olur.
Tohumu kötü olan bir ağacın meyvesi bozuk olur. Aileyi oluşturan çiftlerin gelecekteki meyveleri çocuklarının kendilerine ve topluma faydalı fertler olabilmesi için kendi iffetlerini örselememeleri gerekir. Yüce Allah, zinanın açık olanına da, gizli olanına da yaklaşılmama-sını emretmektedir (En’âm, 6/151). Çünkü zina son derece çirkin bir iştir. (İsrâ, 17/32).
Değerli Müslümanlar! İster evli, ister bekâr olsun kişilerin evlilik dışı kurdukları tüm cinsel ilişkiler zinadır ve zina haramdır. Allah katında çok çirkin ve büyük bir günahtır. İnsanoğlunun ihtiyaçlarını meşru yollarla karşılaması gerekir. Evlilik insana bereket, sevap, mutluluk ve huzur getirirken, zina insana bereketsizlik, günah, mutsuzluk ve kaos getirir. Oysa Müslüman her bakımdan istikrarlı bir hayat yaşamak ve ahlaklı olmak zorundadır. Utanma duygusu bu anlamda çok önemlidir. Utanma duygusunun zedelenmemesi için, insanların giyim ve kuşamlarına, yeme ve içmelerine, sosyal ilişkilerinde ölçülü olmaya ve konuştukları sözlere dikkat etmeleri gerekir.
İnsan, nefsin aldatıcılığına ve şeytanın kurduğu tuzaklara aldanmamalı, zina tehlikesiyle karşı karşıya olduğunda, vezirin karısı Zeliha karşısında iffetini, tüm tahriklere rağmen ko-ruyan Yusuf Peygamberi hatırlamalıdır (Yûsuf, 12/23).
Gözümüzü, kulağımızı, ağzımızı haramdan korumayı beceremiyorsak, bir gün tenimizi de haramdan koruyamayabiliriz. Görüntümüzle saygın bir insan imajı oluşturamıyor, cinsel çağrışım uyandıracak davranışlar sergiliyorsak, ar perdemizin yırtılmaya başladığının ilk alametleri belirmiş demektir.
Bu durumda namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar için, Allah’ın bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırladığını aklımıza getirelim (Ahzâb, 33/35). Allah, hepimizi zinadan ve hayâsızlıktan korusun. Âmin!