Zeytin Yaprağındaki Oleuropein ve Farmakolojik Etkileri

10 mins read

Oleuropein

Olea europaea L., zeytin, Oleaceae (Zeytingiller) familyasının bir üyesidir. Dünyada geniş yayılım gösteren bir bitkidir. Akdeniz havzasında makilerde doğal olarak yetişir ve Akdeniz iklimine sahip ülkelerde kültürü yapılmaktadır. Dünyada bulunan zeytin ağaçlarının %97’si Akdeniz’de yer alan İspanya, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Tunus, Portekiz, Suriye, Fas ve Cezayir ülkelerindedir. Türkiye’de zeytin, üretim miktarı ve ekonomik değeri yönünden önemli bir üründür. Türkiye’de zeytin üretimi, coğrafi konum bakımından Ege, Akdeniz ve Marmara olmak üzere başlıca üç bölgededir. Mevcut zeytinliklerin %75’i engebeli, besin maddeleri yönünden kısmen fakir topraklarda, %25’i ise düz ve hafif meyilli arazilerde bulunmaktadır. Yağlık ve sofralık olarak yararlanılan zeytin, hem yüksek besin değeri olması hem de ülke ticaretine konu olması nedeniyle oldukça önem taşımaktadır. Zeytinyağı, çeşitli miktarlarda triaçilgliseroller ve az miktarda serbest yağ asitleri, gliserol, pigmentler, aroma bileşikleri, steroller, tokoferoller, fenoller, reçineli bileşenler içeren Akdeniz diyetinin bir bileşenidir. Zeytinyağının, zeytinli meyvelerinin ve yapraklarının farmakolojik özellikleri bir fenolik bileşen olan oleuropein içermesi nedeniyle tıbbi ve sağlıklı bir diyet olarak önemli kabul edilmektedir.

Bu derleme, önemli fenolik bileşen oleuropein ile antioksidan, antimikrobiyal aktivite, antienflamatuvar, antiaterojenik, antikarsinojenik, antiviral aktivite, hipoglisemik ve nöroprotektif etkiler dahil olmak üzere çok sayıda farmakolojik aktiviteleri içeren çalışmalara odaklanmaktadır.

BOTANİK ÖZELLİKLERİ
10–15 m boyunda, geniş taçlı, gövdesi çoğunlukla boğumlu, dalları dikensiz ağaç veya 2–5 m boyunda, dalları sık ve dikenli olan çalı; yapraklar hemen hemen
sapsız, tepelerde koyu yeşil ve tüysüz, alt kısımlarda gümüşümsü gri renkte, çiçekler beyaz renkli, güzel kokuludur. Bitki Mayıs ayında çiçeklenir. Türkiye florasında bir Olea türü ve bu türün iki varyetesi kayıtlıdır. Bunlar; Olea europaea L. var. europaea Zhukovsky (Aşılı zeytin) ve Olea europaeae L. var. sylvestris (Miller) Lehr. (Delice, Erkek zeytin, Yabani zeytin) (1,4).

TÜRKİYE’DE HALK ARASINDA KULLANILIŞI
Yaprakları, %5’lik infüzyon halinde dahilen iştah açıcı, idrar söktürücü, kabız ve ateş düşürücü olarak kullanılmaktadır. Şeker hastalığına karşı da kullanılmaktadır.
Haricen ise iltihaplı yaraların temizlenmesi ve pansumanında kullanılır.

KİMYASAL BİLEŞİMİ
Yaprakları tanen, uçucu yağ, organik asitler ve reçine taşır. Zeytin yaprağı ekstresinde bir sekoiridoit olan oleuropein, triterpen olan oleanolik asit, maslinik asit, flavanoit olan luteolin-7-O-glikozit, apigenin-7-O- glikozit, rutin ve hesperidin kalkonlar olarak da olivin, olivin-4′-O-diglikozit gibi birçok aktif bileşen bulunmaktadır.

KULLANILIŞI ve FARMAKOLOJİK ETKİLERİ
Zeytin yaprağının hipotansif, antiaritmik ve bağırsak düz kası üzerinde spazmolitik etkilere sahip olduğu hayvan çalışmalarında gösterilmiştir. Literatürdeki bir çalışmada, cilt hastalığına sebep olan mantarların % 1,25’lik (ağırlık/hacim) zeytin yaprağı ekstresine üç gün maruz kalması ile inaktive olduğu, % 1’lik ekstrenin Candida albicans üzerinde 24 saatte etkili olduğu, % 0,6’lık ekstrenin ise E. coli’yi üç saatlik sürede yok ettiği ve bu bulgulara dayanarak zeytin yaprağının antimikrobiyal etkisinin yüksek olduğu belirtilmiştir.

Akdeniz tipi beslenmede sıklıkla tüketimi olan zeytinyağı ve zeytin yaprağında bulunan fenol bileşenlerinden dolayı kalp damar hastalıklarının görülme sıklığı oldukça azdır. Zeytin yaprağından elde edilen ekstrenin koroner damarlarda kan akışını arttırdığı, kan pıhtılaşmasını ve kan dolaşımını düzenlediği bundan dolayı da kalp rahatsızlıklarını ve myokard infarktüsünü önleyici etkiye sahip olduğu literatürde yer almaktadır. Aynı zamanda düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) oksidasyonunu engelleyerek kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde ve kan basıncını düzenlenmesinde etkisinin olduğu belirlenmiştir. Zeytin yaprağı ekstresinin akciğer epitelyum hücrelerinde meydana gelen inflamatuvar hastalıklar sonucu oluşan serbest radikalleri önleyici etkisi tespit edilmiş ve tedavide kullanımı önerilmiştir. Zeytin yaprağı ekstresinin farelerde akut veya kronik etkileri farelerin üreme ve gebelik dönemleri üzerine veya genetik yapılarına etkileri ayrı ayrı incelenmiş ve belirgin hiçbir toksik etki tespit edilememiştir. Zeytin yaprağının ana bileşeni olan oleuropeinin antiinflamatuvar, antiaterosklerotik ve kanser önleyici özelliklerinin yanında, endojen peptitleri bağlama özelliği ile de güçlü bir antioksidan etkiye sahip olduğu belirtilmektedir.

Oleuropeinin antioksidan, antimikrobiyal aktivite, antienflamatuvar, antiaterojenik, antikarsinojenik, antiviral aktivite, hipoglisemik ve nöroprotektif etkiler dahil olmak üzere çok sayıda farmakolojik özelliğe sahip olduğu literatürde yer almaktadır. Oleuropeinin özellikle serbest radikal süpürücü olarak güçlü antioksidan aktiviteye sahiptir. Oleuropein ve oleuropein açısından zengin ekstrelerin 2,2-difenil-1- pikrilhidrazil (DPPH) radikalini süpürme kabiliyeti sentetik antioksidan bütil hidroksitoluenden (BHT) daha yüksek bulunmuştur. Oleuropein, lipoksijenazlar gibi çeşitli inflamatuvar enzimleri inhibe ederek, serbest radikal üretim reaksiyonlarını kataliz eden Cu+2 ve Fe+2 gibi metal iyonlarını şelatlama kabiliyeti ile serbest radikal oluşumunu önleyebilir (14-17). Oleuropeinin geniş ölçüde gram pozitif bakteri, gram- negatif bakteri ve mantar türleri; Staphylococcus aureus, Pseudomonas aeruginosa, Escherichia coli ve Candida albicans üzerinde in vitro olarak yüksek derecede antimikrobiyal etki gösterdiği literatürde yer almaktadır. Ek olarak, oleuropein, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis, Salmonella typhi, Vibrio parahaemolyti- cus ve Staphylococcus aureus gibi bakterilerin büyümesini baskılayabilir. Oleuropeinin hemoglobin A1C, açlık serum glikozu, trigliserit, kolesterol ve düşük yoğunluklu lipoprotein ve aterojenik indeks üzerine etkisinin değerlendirildiği ve bu parametreler üzerinde yararlı etkilerinin olduğu ve buna bağlı olarak nefrotoksik hastalarda kardiyovasküler ölüm riskini önemli derecede azalttığı literatürde yer almaktadır. Oleuropein bulunan ekstrelerin insan meme adenokarsinoma hücresi (MCF-7) ve insan mesane kanseri hücre (T-24) çoğalmasını durdurduğu literatürde yer almaktadır. Oleuropeinin SH-SY5Y nöroblastoma hücre dizisinde in vitro koşullar altında hücre proliferasyonu, invazyon, koloni oluşumu, hücre döngüsü ve apoptotik mekanizmalar üzerine etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada nöroblastom tedavisinde terapötik bir madde olabileceği gösterilmiştir.
Oleuropeinin mononükleoz herpes, hepatit virüslerine, rotavirüslere, bovin virüslerine, köpeklerde parvovirüslere ve kedilerde lösemi virüslerine karşı antiviral aktivite gösterdiği kanıtlanmıştır.

Diyabette oleuropeinin hipoglisemik etkisini; glikozla- uyarılan insülin salınımını etkileyerek, periferik glikoz alımını arttırarak ve komplikasyonlarına karşı antioksidan aktivitesiyle gösterdiği ileri sürülmektedir. Oleuropeinin hipoglisemik ve antioksidan etkilerini araştıran bir çalışmada alloksan ile indüklenmiş diyabetik tavşanlara 16 hafta boyunca 20 mg/kg vücut ağırlığında oleuropein verilmiştir. Sekizinci haftada yüksek glikoz düzeyleri gösteren diyabetik (kontrol) tavşanlar ile karşılaştırıldığında, oleuropein ile tedavi edilen tavşanlarda kan glikoz düzeyinde anlamlı derecede azalma bulunmuştur. İnsanlarda pişmiş pirinç yüklemesine glisemik yanıtın araştırıldığı bir diğer çalışmada, zeytin yaprağı ekstresinin, kan glikoz seviyelerini, kontrol grubuna kıyasla önemli ölçüde azalttığı ve zeytin yaprağındaki oleuropeinin hücrelere glikoz alımını hızlandırdığı rapor edilmiştir. Oleuropeinin hippokampal CA1 bölgesinde kolşisinle indüklenen oksidatif hasara ve bilişsel disfonksiyona karşı etkilerinin değerlendirildiği bir çalışmada, nöroprotektif etkilere sahip olduğu in vivo olarak gösterilmiştir. Oleuropeinin nöroprotektif etkilerinin incelendiği bir çalışmada, deneysel omurilik yaralanma modeli oluşturularak oleuropeinin sekonder yaralanmada sıçan omuriliğini koruyucu role sahip olabileceği gösterilmiştir.

KULLANILIŞI ve DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
Zeytin yaprağının tek başına veya kombine olarak çay karışım preparatlarında kullanımı uygundur. İnfüzyon şeklinde; 7–8 g yaprak 150 ml sıcak suyla demlenmek suretiyle hazırlanarak günde 3–4 kez içilir. Zeytin yaprağının ekstresi günde 580 mg’lık kapsül olarak kullanılabilir. İki aydan fazla kullanılması tavsiye edilmez. Terapötik dozda uygun şekilde kullanıldığında herhangi bir yan etki oluşturmamaktadır. Dahilen alımında safra taşı olan hastalarda koliği tetikleyebileceği için kullanımı kontrendikedir. Zeytin yaprağı ekstresi kan basıncını düşüren ilaçların etkisini artırabilir ve teorik olarak antidiyabetik ilaçlarla etkileşip kan glikoz düzeyini etkileyebilir. Ayrıca kan pıhtılaşmasını ve trombosit agregasyonu inhibe eden ilaçlarla da etkileşebilir. Bu nedenle zeytin yaprağı ekstresi bu grup ilaçlarla kullanırken dikkatli olunmalıdır. Potansiyel hipoglisemik etkilerinden dolayı diyabet hastaları dikkatli şekilde izlenmelidir. Zeytin yaprağının intraoküler kullanımı gözde irritasyona neden olabilir. Rinit veya bronşiyal astım şeklinde polinozlar bildirilmiştir.

KLİNİK ÇALIŞMALAR
Tip 2 diyabetli 79 hastanın olduğu bir çalışmada (8-61 yaş arasında, 28’i kadın) hastaların çalışma öncesinde tedavileri en az üç ay boyunca stabil kalmıştır, tedavi şekilleri ve dozları değişmemiştir. Pişmiş pirinç yüklemesinden sonra zeytin yaprağı ekstresiyle tedavi edilenlerde kontrol grubu ile kıyaslandığında kan glikoz düzeyinin önemli derecede düştüğü görülmüştür. Zeytin yaprağı ekstresindeki oleuropeinin hipoglisemik etkisini açıklamak için iki mekanizma öne sürülmüştür; glikozla indüklenen insülin salımı ve artmış periferal glikozun geri alımıdır. Zeytindeki oleuropein glikozun hücreye geri alımını hızlandırır, plazma glikozunun düşmesine yol açar. Oleuropein glikozit olduğu için glikozun ince bağırsağın epitelyal hücrelerinde sodyuma bağlı olarak transferini (SGLT1) sağlar ve glikozun hücre içine girişine izin verir. Deneysel veriler, inhibe edilmiş sodyuma bağlı glikoz transferi ve bağırsaktaki SGLT1 ile diyetteki flavonol monoglikozitler arasındaki etkileşime odaklanmaktadır. Zeytin yaprağı ekstresi pankreatin amilaz aktivitesini inhibe ederek hipoglisemik etkiyi açığa çıkarabilir. Bu çalışmadaki sonuçlar zeytin yaprağı ekstresinin diyabetli hastalardaki hipoglisemik etkide faydalı olabileceği ile ilişkilendirilmiştir. Bu müdahalenin kullanımı gelecekte ekstre-ilaç etkileşimi ve mümkün olan alt grupların analizi açısından daha geniş klinik denemelerle araştırılmalıdır.

Evre-1 hipertansiyonlu kaptopril kullanan hastalarda, zeytin yaprağı ekstresine tolerabilitesinin yanı sıra antihipertansif etkisini de değerlendirmek için çift-kör, randomize, paralel ve aktif-konrollü bir klinik çalışma yürütülmüştür. Ayrıca bu hastalarda, zeytin yaprağı ekstresinin hipolipidemik etkileri de araştırılmıştır. Daha sonra 8 haftalık bir tedavi periyoduyla devam eden 4 haftalık bir çalışma döneminden oluşmaktadır. Zeytin (Olea europaea L.) yaprak ekstresi (EFLA®943) oral yoldan 8 hafta boyunca günde iki kez 500 mg doz halinde verilmiştir. Başlangıçta günde iki kez 12,5 mg doz rejiminde kaptopril verilmiştir. Gerektiğinde, iki hafta sonra, kaptoprilin dozu, tedaviye verilen cevaba göre günde iki kez 25 mg’a kadar standardize edilir. Sistolik kan basıncında (SKB), başlangıçtan 8. haftaya kadar azalma olmuştur. Lipit profili iyileşmesini değiştiren diyastolik kan basıncı (DKB) olduğu kadar SKB’dır. Sekiz haftalık tedaviden sonra, her iki grup da SKB’nin yanı sıra DKB’de de başlangıca göre önemli bir düşüş gözlenmiştir. Zeytin grubunda trigliserit düzeyinde belirgin bir azalma gözlenirken kaptopril grubunda gözlenmemiştir. Sonuç olarak, evre-1 hipertansiyonlu hastalarda günde iki kez 500 mg dozaj rejiminde, Olea europaea yaprak ekstresi, sistolik ve diyastolik kan basıncını düşürmede kaptoprile benzer şekilde etki göstermiştir. Etkin dozu 12,5-25 mg’dır.

Evre 1 hipertansif bireylere zeytin yaprağı ekstresinin günde iki defa uygulanmasının karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını etkilemediği gösterilmiştir. Çalışan katılımcıların hematolojik parametreleri ve elektrolit dengesi etkilememiştir. Tüm güvenlik parametrelerinin ve yan etkilerin değerlendirilmesi zeytin yaprağı ekstresinin evre-1 hipertansiyonlu hastalarda güvenli ve tolere edilebilir olduğunu göstermiştir. Günde iki kez 500 mg (günde 1000 mg) dozaj rejiminde zeytin yaprak ekstresi, 1. evre hipertansiyonlu bireylerde sistolik ve diyastolik kan basıncını etkili bir şekilde düşürmüştür. Çalışma, aynı zamanda günde iki kez 500 mg’lık bir dozda ağızdan uygulanan ekstrenin emniyet ve tolere edilebilir olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, ekstrenin lipit profili üzerindeki yararlı etkileri, özellikle de plazma LDL, toplam-kolesterol ve trigliserit düzeylerinin düşürülmesindeki etkisi bu araştırmayla güçlü bir şekilde belirtilmiştir. Sonuç olarak çalışma, insanlardaki zeytin yaprak ekstresinin EFLA®943’ün antihipertansif ve kolesterol düşürücü etkilerini doğrulamıştır.

TOKSİSİTESİ
Oleuropein ile fareler üzerine yapılmış akut toksisite çalışmalarında, 1000 mg/kg gibi yüksek bir doz uygulanmasına rağmen herhangi bir ölüm veya advers etkgözlenmemiştir. Bundan dolayı LD50 değeri belirlenememiştir.

Ayşe Kübra KARABOĞA ARSLAN, Ebru ÖZTÜRK, M. Betül YERER ve Müberra KOŞAR

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe