Arapça, gölge demektir. Kendisine mensup harici vücûdu olan nur ismi aracılığı ile ortaya çıkan madumlardan ibaret mümkinlerin aynlarının ta’ayyünlari (belirmesi) ile zuhur eden izafî vücûd. Nur, onun suretleriyle yokluğu (ademiyeti) nün karanlığını örter. Ve bu gölgenin nurla ortaya çıkmayı nedeniyle zili adını alır “Görmüyor musun Rabbini, gölgeyi nasıl uzatmış?” (Furkan/45) Bu ayette zıllî (gölgesel) varlığın mümkinlerin üzerine yayılması anlatılmaktadır. Nurun tam karşısındaki bu zulmet, adem (yokluk) dir. Her zulmet ise, aydınlatma özelliğine sahip nurun adem (yokluk) inden ibarettir. Aydınlatma özelliğine sahip kalpteki iman nurunun adem (yokluk) inden ötürü, küfre zulmet (karanlık) denmiştir. “İnananların dostu olan Allah, onları karanlıklardan nura (aydınlığa) çıkarır.” (Bakara/257).